Cumhuriyetin ilanını takip eden 1924-1938 yılları arasında Anadolu'daki farklı etnik ve dini grupların dış kaynaklar tarafından kışkırtılmasıyla 18 isyan çıkmıştır. Bu isyanların kimilerinde İngiliz kimilerinde SSCB gizli polis teşkilatı NKVD ve Direktörü Lavrenti Beria'nın izleri bulunur. İkinci Dünya Savaşı'nın yarattığı jeopolitik iklim, öncelikle İngilizlerin hobi haline getirdikleri Ortadoğu'da isyan organize etme faaliyetlerine ket vurmuş, savaş sonrasında Birinci Soğuk Savaş'ın başlamasıyla beraber İran'da yaptıkları gibi darbe organizasyonlarına geçiş yapmışlardır. Yabancı ülkelerin gizli servisleri aracılığıyla Türkiye'yi hedef alan operasyonlarını dile getirmek ya da ifşa etmenin, ülkemizdeki belli bir grup tarafından sistematik bir şekilde “paranoya” ifadesiyle damgalanması da yine gelenek haline gelmiştir. Bu “paranoya propagandası” Necip Hablemitoğlu ya da Uğur Mumcu gibi aydınları itibarsızlaştırarak yaptıkları uyarıları marjinalize etmek amacıyla kullanılmış ve toplumun geniş kesimlerinin uyuşturulmasını hedeflemiştir. Bu hedeflerinde büyük ölçüde başarıya da ulaşmışlardır. Bugün çevremizde yaşanan bazı gelişmelere bu uyarıların merceğinden bakmak zaruridir.
MİT'İN SON OPERASYONUNDA ŞEYTAN AYRINTILARDA GİZLİ
Milli İstihbarat Teşkilatı'nın 3 Eylül Salı günü kamuoyuna açıklanan operasyonu yalnızca Türkiye'nin değil, bölge ülkelerin sınırlarını değiştirmeyi hedefleyenlerin amaçlarını aydınlatmak açısından örnek bir vakadır. Yapılan açıklamaya göre İsrail istihbarat servisi Mossad'ın para trafiğini yöneten Liridon Recebi'nin faaliyetleri henüz Türkiye'ye giriş yapmadan tespit edilmişti. 25 Ağustos'ta Türkiye'ye gelen Recebi, suç unsurlarının oluşmasıyla beraber gözaltına alındı ve tutuklandı. Milli İstihbarat........