GÖRELE AĞZI ÜSTÜNE (12)
Sayit Male'sinde büyüdüm. Dereden aşağı gidilirse on beş dakikada deniz kıyısına ulaşılan bir yerleşim yeri. Kubaligilin İsin'in evi, Yusuf emimin evi, bizim ev, Büyük emim Mehmet Günay'ın evi, az yukarıda Daşdan'ın Ömer'in evi, Kahvecu Ömer'in evi, Kahvecu Sabri'nin evi, Kahvecu Middat eminin evi.
Kubaligil'in Ayşe Yenge'm DADDU dilli, USLU başlı, ağzından bal akan biri. İp dokur, dasdar, hasır dokur... ip dukurken türküler söyler... Ayşe Yenge, ÇEKİŞÇİLİĞİ yok. Gelini Şükran da öyle.
Yusuf emim pek gülmez, sert, çelik gibi Bİ ADAM. İri, sert eller, mengene gibi parmaklar. Torunlar, yeğenler bir yaramazlık yapsa, aradan bir ay geçse de unutmaz. Unuddu dediğinde Bİ YAPIŞIR, Bİ YAPIŞIR KULAĞA GOPARMACASINA. Eşi GOCANENE dediğim Eyşe Yenge, içli, duygulu, alçak sesle konuşan iyinin iyisi bir Çürükenesil kadını. ÇEKİŞ MEKİŞ ne gezer, BAĞARSAN AZINI AÇMAZ. Kızları Emriye abla, Şükriye âbla OYASINDA, İşlemesinde, CEMBER GIYISINDA, İNEK YAYMALARDA, EKİN GAZMALARDA... Güleryüzlü, şakacı, türkücü... ÇEKİŞE eğilimli değiller...
Anam, Rabiye kırk iki yıllık yaşamında kimsenin TAVUĞUNA KIŞI DEMEMİŞ bir MELEG. ÇEKİŞDİ. BAĞIRMAYDI ÇAĞIRMAYDI, NESİNE GEREK... BİŞİ DENSE BAŞINI ÇEVİRİR giderdi...
MEMED EMİM; yapılı, güçlü, kemikli, USLU BAŞLU. GAMSIZ GÖRÜNÜR ama içini bilemezsiniz... Amcalarım, babam gibi kasap. Etsever. Fındıksever. Kemikli, güçlü olması belki de bundan. Asiye yengem önüne ne koyarsa yer. YEME BAKALIM... HA şimdi anımsadım ona biber yediremezsiniz... Dolma biber bile... Kızları bizim soyun tüm özelliklerini yansıtır. Türkü, horan, şaka, CIMBlŞ... Dalga, alay...........
© Yeşilgiresun


