EĞİTİM ENSTİTÜSÜNDE EDEBİYAT (3)

"Meslek" derslerimizde Cumhuriyet aydınlanmasının ışıklı ekin, sanat, eğitim kurumlarından yetişmiş deneyimli öğretmenlerimizin anlattıklarından, önerdiklerinden, "iyi, becerikli, üretken, nesnel, yararlı..." öğretmen olmanın inancını, ekinini, uygulamasını ediniyorduk.
Eski Türk Edebiyatında; yazınımızın Osmanlı yazınıyla, divan şiiriyle başlama­dığının, binlerce yıllık geçmişi olan Türkçenin, Türk şiirinin koşuklarla, sagularla; destanlarla... ayrımına varıyorduk. "Şiirin", gazelin, kasidenin, mesnevinin, rubainin., "dünkü çocuk" olduğunu; Türkçenin ırlarla, yırlarla, Türkküyülerle... binlerce yıldır duygu, düşünce, imge ürettiğini; ölçü, uyak, dörtlük... uygulamalarının Arapçadan, Farsça nice yüzyıllar önce ozan, kam, saman, oyun, baksı... atalarımızca bulunduğunu övünçle öğreniyorduk... Dilimiz gibi Tarihimizin de binli yıllarda başlamadığını, Osmanlıcanın özünden, ekininden, dilinden, yaratıcılığından... uzaklaşan" sultanların, padişahların, ulusundan uzak düşenlerin "bozulması", "sapması", "Farsçanın, Arapçanın" egemenliğine girmesi olduğunu... ilk derslerde örnekleriyle öğreniyorduk. Dil, tarih, ekin, sa­nat ... bilincimiz gelişiyordu, pekişiyordu.
Halk edebiyatı derslerinde toplayıcılık, av, hayvancılık, göçerlik, yaylacılık, tarım... dönemlerinin yaşam bilgisinden doğan savlarımızı, sagularımızı, koşuklarımızı destanlarımızı,........

© Yeşilgiresun