AHMET KAÇAR'IN BİR ÖYKÜSÜ (2)
O sorma der gibilerden başını salladı...Ve kepinin kıvrımları arasından buruşuk bir kağıt çıkararak mahkuma uzattı.
-Okuma bilir misin?
Birbirlerine o kadar o kadar ısınmışlardı ki: Yolun kenarında bir su başında yemek yediler... Mahkum kaçak tütün tabakasını ortaya koyup habire sarıp içiyorlardı. Vakit öğleyi geçmiş güneş otururlarken alınlarına vuruyordu. Üçü de içlerini dökmüşlerdi. Adam sen de, diyorlardı. İnsanlık öldü mü? Beraber yemek yedik, güldük, eğlendik ellerine niçin kelepçe vuralım? Jandarmalar sırasıyla büyük apdeste çıktılar.
Sonra birisi usulen mahkumu götürdü. Vücutlarına tatlı bir uyuşukluk çökmüştü. Birisi teklif etse biraz kestirirlerdi. Fakat her ikisi de öteki teklif etsin diye bakıyordu.
Mahkum:
-Arkadaşlar, bu iyiliğinizi her ne yapsam ödeyemem, diye başlayarak, siz de ana baba kuzususunuz; geldi bir kere başa diye devam ederken, okuyan yine havasına başladı. Diğeri de tabakaya el atmıştı ki...
Mahkum:
-Müsaade et hemşerim, dedi. Bir ayrılık sigarası sarayım da üçümüz de şöyle........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein