HANGİ ORTAOKUL?

Yalnızca sağ kaşımı kaldırıp dikkat kesildiğimde ''olimpiyatların kökeni'' konusu hakimdi, tamamını sevgili arkadaşlarımın oluşturduğu yan masaya. Uzun uzun konuşuldu bu mevzu.
Gerçek sporun aslında atletizm olduğu, sportmenlik denen şeyin çok değerli bulunduğu, hatta bu ruhun insanlığın her alanına yayılması gerektiği...
Yaşamlarında 100 metre bile koşmamış dostlarımın bu duyarlılığı şaşırttı beni bayaa bi.
İçkiler, mezeler, meyveler sipariş edildi çok geçmeden masaya.
Sonra biraz ''Yunan karanlık çağı''ndan söz edildi. Ardı sıra bi müddet ''amfora''lardan. Henüz birinci kadeh şarapta olanlar ''Arkaik dönemin'' dünya kültüründeki yerini yorumlamaya çabalarken, rakı içenler çoktan ''Helenistik dönemi'' tartışır olmuştu.
İyice hayret etmiştim, sol kaşım da havadaydı artık.
Yanımdaysa Derviş İbraam Abi var idi. Biz de birer kadeh şarabı yeni almış, hafiften yudumluyorduk bu sanat dostu güzel insanla;
-''Dervişim, dinle yan tarafı. Türkiye'de başka bi yerde böyle bişi bulamazsın''?
-''Dinliyorum zaten Gürsel''.
***
-''Hep Atinalılar abi. Aristo, Eflatun, Sokrates''.
-''Sonra tarihçiler? Herodot, Ksenefon''.
-''Heykeltıraş Fidias da oralı oğlum''.
-''Tabi yaa, şairleri unutmayın, Simonides falan''.
-''Lan desenize Atina, eskiden aynı bizim Sokakbaşı gibi bi yermiş''?
-''Gürsel, karışma oolum bize, kendi masanla ilgilensene la''.
***
Dervişim de uyardı bu arada beni zaten;
-''Boşver be oolum sataşma millete, biz Yunan kültürünü taa ortaokulda öğrendik be''.
***
İzmir doğumluydu........

© Yeşilgiresun