DAKTİLO ve TEKİN YOLAÇ

Daha yeni. Feysbuk sayfama şöyle bişey yazıverdim;
Kardeşlerim,
Rahmetli babamın kulüp yönetiminde olduğu yıllar mıydı, yoksa çok sevdiğim Ahmet Ersöz amcamın mı? Emin olamıyorum. "Memleket mi yıldızlar mı gençliğim mi daha uzak" gibi bi duygu???
Gerçi ne gençliği? İlkokul keratasıydım.
Giresunspor'umuz birinci ligde, hocamız Tekin Yolaç.
Ailecek görüşülüyordu, sık sık bizdelerdi yenge ile.
***
O zamanın kalbimdeki ennn önemli şeyiydi, takım maç öncesi Bozbağ Oteli'nde kampa çekilmişse, ben de hep oralardaydım. O "kahraman" futbolcular benimle konuşur, yanağımdan makas alır, imzalı forma verirdi, filan.....
Daha ne olsun bacak kadar çocuk için? Sabah babamla maça da gidecez ki.
***
Teknik adamın 7-8 kişilik bi yardımcı ekibi yoktu tabii. Henüz bilinmiyordu bu oluşum. Milli takımda bile yoktu.
En fazla bi yardımcı antrenör, bi masör, bi malzemeci.
Hadi, bi de genel kaptan rütbeli bi yönetici. Otelde de o, maç günü kulübede de..
***
Oteldeyiz bigün yine.
Ben zevkten dört köşe, koşturup duruyorum. Çünkü "imkansız" bi yerdeyim, anlayın, koca şehirde bitek bana nasip olmuş!
Tekin hocamız bi köşede, daktilosuyla bişiler yazıyo.
(Misal, masör Sırrı abimiz, slip donlu topçulara masaj yapıyo, o dönemde baksır da yok..
Futbolcular Sırrı Abimize laf atıp gırgır yapıyo... Çilli bom bom bom'un ezgisiyle Sırrı bom bom bom)
Efendime söyliyim, Tekin Hoca'nın da yanına gidiyorum tabii. Çok samimiyiz yahu, bugün gibi gözümün önündedir; 26 kişilik bi liste idi, daktilodan cırrrrt diye çıkardığı.
O dönemki futbolcularımız..
***
Aklım o daktiloda? Kimindi? Tekin Hoca'nın her........

© Yeşilgiresun