Geldi çattı bir yaz tatili daha. Yazın sıcağında içimizi serinletecek kitaplardan-özellikle de romanlardan- bir seçkiden çok nicedir aralıklarla devam edegelen bir yazı dizisiyle karşınızdayız yine.
Başlıktan da anlaşılacağı üzere hem sevdiğimiz hem de okuduğumuz romanların kendi cümleleriyle sizleri selamlayız bu köşede.
Okumanın dayanılmaz hafifliğine gönül düşürenlerin okuma serüveninde romanların rolü yadsınamaz bir gerçek olarak karşımızda dururken. Hepimizde olmasa da büyük çoğunluğumuzda okumayı bir sevdaya dönüştüren türün roman olduğu gün gibi aşikârken.
Bir kitabın kapağını çevirdiğinizde hiçbir şey bir daha eskisi kalmaz. Türü ne olursa olsun iki kapağın arasındaki büyülü dünyaya bir kez adım attınız mı kaçınılmaz olan değişim ve dönüşüm başlamıştır artık.
Kelimelerin sihrinin damarlarınızda dolaştığını fark ettiğiniz anda önünüzde açılan dünyaların farklılığını, sizi bekleyen yolların çokluğunu gördükçe hayretten hayrete gark olursunuz da kitaplarla niçin bu kadar geç tanıştığınıza üzüldüğünüzle kalırsınız.
Kitap okumak, özelikle de roman okumak insan zihni ve kalbi için tedavi edici bir mahiyet arz etmektedir. Bu sihirli iksir dimağınızdan süzülüp ruhunuza doğru yol aldıkça hayatın gizemleri önünüzde bir bir açılır.
İçinde koşturup durduğumuz yaşamı daha iyi anlamaya ve kavramaya başlarız, romanlar sayesinde. Sayfalar arasında dolaşırken hayatın sırlarını teker teker keşfederiz tabii satır aralarını doğru okuyabilir ve de anlamlandırabilirsek.
Bir roman belki bize hayatın bütün gizemlerini........