Yoksullukla mücadelede yol ayrımı
Kıymetli Dostlar, Türkiye’de son dönemde yeniden alevlenen “vatandaşlık maaşı” tartışması, aslında ekonomik ve sosyal tabloyu bütün açıklığıyla ortaya koyuyor. Bir yanda yoksulluk sınırının altında yaşayan milyonlar, giderek ağırlaşan geçim sıkıntısı ve icra dosyaları; diğer yanda ise hızla büyüyen bütçe açığı, yükselen faiz giderleri ve kontrolden çıkan kamu harcamaları… Tüm bu gelişmeler, sosyal politikaların nasıl tasarlanması gerektiğini her zamankinden daha kritik hale getiriyor.
Vatandaşlık maaşı, kabaca devletin belirli bir gelir düzeyinin altındaki yurttaşlara düzenli şekilde nakit destek sağlaması anlamına geliyor. Dünyada bazı ülkelerde koşulsuz olarak herkese verilen modeller var; Türkiye’de ise tartışılan çerçeve daha sınırlı: dar gelirli haneleri hedefleyen, mevcut yardımları tek çatı altında toplayan bir sistem. Asıl sorular ise şu: Bu model kimleri kapsar? Emekliler sisteme dahil edilir mi? Bütçe buna ne kadar izin verir? Ve en önemlisi: Bu uygulama gerçekten yoksulluğu azaltabilir mi?
Öncelikle gerçekçi olalım: Türkiye’de tam evrensel bir vatandaşlık maaşını finanse edebilecek bir bütçe yapısı bulunmuyor. Bugün bile kamu harcamaları kontrol dışına çıkmış durumda. Ekim ayında bütçe açığı 223,2 milyar TL’ye ulaştı. Ocak-Ekim toplam açık ise 1,44 trilyon TL. Yani daha yıl tamamlanmadan devasa bir finansman ihtiyacı doğmuş durumda. Gider artışları da alarm veriyor: Ekim ayında kamu giderleri C,4 arttı; faiz dışı giderlerdeki artış H’e dayanmış durumda. Yılın ilk on ayında faiz giderlerindeki artış ise t gibi olağanüstü bir seviyeye........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Joshua Schultheis
Rachel Marsden