Dış ticaret açığındaki yükseliş ve 2025–2026 görünümü
Türkiye ekonomisi 2024’ün son çeyreğine yaklaşırken dış ticaret cephesindeki tablo yeniden belirgin bir risk sinyali veriyor. Ekim ayında ihracatın yalnızca yüzde 2 artarak 23,9 milyar dolara çıkmasına karşın ithalatın yüzde 7,2 artışla 31,5 milyar dolara yükselmesi, açığın hızlandığını net biçimde ortaya koydu. Bu yalnızca aylık bir dalgalanma değil; Ocak–Ekim döneminin bütününe baktığımızda da benzer bir ayrışma görüyoruz: İhracat yüzde 3,9’luk sınırlı bir büyümeyle 224 milyar dolara ulaşırken, ithalat yüzde 6,1 artışla 299 milyar dolara tırmandı. Yani dış ticaret açığı yapısal olarak genişliyor ve bu eğilim, büyümenin niteliği, kur dengesi ve enflasyon görünümü açısından kritik uyarılar barındırıyor.
Bu tabloyu anlamak için ihracatın neden yavaşladığına, ithalatın ise neden daha güçlü seyrettiğine bakmak gerekiyor. Küresel talep kırılgan; Avrupa başta olmak üzere birçok büyük ekonomide büyüme zayıf. Türkiye’nin ihracatının yarıya yakını Avrupa’ya gittiği için bu durum doğal olarak dış satışların performansını baskılıyor. Buna karşılık iç talep hâlâ güçlü, kredi daraltıcı önlemlere rağmen tüketimde belirgin bir soğuma oluşmuş değil. Enerji ve ara malı ithalatı da yüksek olduğu için Türkiye ekonomisi büyüdükçe ithalat hacmi otomatik olarak artıyor. Sonuç: Açık büyüyor, cari açık riskleri yeniden öne çıkıyor.
Tam da bu noktada HSBC’nin Türkiye raporu önemli bir perspektif sunuyor. Rapora göre Türkiye ekonomisi 2025’te iç ve........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Joshua Schultheis
Rachel Marsden