Yeni Anayasa mı? Ya sonra?..

Büyük Ortadoğu Projesi’nin sahibi ABD, bölge haritalarını değiştirmek için hızla adım atarken, Türkiye’yi parçalamak isteyenler SEVR hayalini gerçekleştirmek için tetikte beklerlerken, “1921 Anayasası temel alınsın” söylemleri neye ve kime hizmet eder?

Osmanlı Devleti’nde Anayasal adımlar

Bir devletin yönetim biçimini ve gücünü nereden aldığını belirten; yasama, yürütme, yargı güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların temel hak ve ödevlerini belirleyen temel yasadır Anayasa.

Anayasa, bir çerçeve yasadır. Sınırları çizer. Hiçbir hukuk kuralı veya uygulama, Anayasa’ya aykırı olamaz.

1808’de İkinci Mahmut’la Âyanlar arasında imzalanan “Sened-i İttifak”, Osmanlı Devleti’nde anayasallaşma sürecinin başlangıcı kabul edilir.

Türk Anayasal gelişmeleri açısından önemli bir kilometre taşı da Tanzimat Fermanı’dır. 1839’da Abdülmecit tarafından ilan edilir. Ferman, anayasa özelliklerini taşımamakla birlikte, anayasal düzene geçiş için önem taşıyan bir adımdır. Müslüman-Gayrimüslim ayrımı kaldırılarak, eşitlik yolunda önemli bir adım atılır.

1876’da, meşrutiyeti getirmeye söz veren Veliaht Abdülhamit, Padişah olur. Birinci Meşrutiyet, 23 Aralık 1876’da İkinci Abdülhamit tarafından ilan edilen “Kanun-u Esasi” (Anayasa) ile başlar ve “Meclis-i Mebusan” adıyla ilk meclis açılır. Abdülhamid, “Meclis’i Mebusan”ı 1878’de kapatır. 30 yıl kapalı kalır.

1908’de, “İkinci Meşrutiyet” ilan edilir. “Kanun-u Esasi” (Anayasa) tekrar yürürlüğe konur ve Meclis-i Mebusan yeniden açılır. Padişahın yetkileri çok fazladır. Halkın temsilcilerinden oluşan “Meclis-i Mebusan”ın sadece yasama yetkisi vardır. Meclis’in aldığı kararlarda da, son karar verici yine padişahtır.

Yeni Türk Devleti’nin anayasaları

23 Nisan 1920’de, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) açılır. Yeni Türk Devleti, millî egemenlik esasını benimser. Yeni devlet, modern ve halkçı bir yapıyı benimseyip........

© Yeniçağ