Karbon sıfır maliyet yüksek |
Salı gününden itibaren Türkiye’de iklim ve sıfır karbon politikaları kâğıt üzerinde değil, sahada uygulanmaya başlıyor. Doğru hedef, zor zamanlama, belirsiz maliyetler… Asıl soru şu: Bu dönüşüm kimin için, kim pahasına?
Salı günü itibarıyla Türkiye yeni bir döneme giriyor. İklim Kanunu yürürlükte, “net sıfır karbon” artık bir temenni değil, resmî hedef. Masada büyük laflar var: sürdürülebilirlik, yeşil dönüşüm, küresel sorumluluk. Ancak bu büyük lafların altında çok daha somut bir gerçek yatıyor: maliyet.
Ve her dönüşümde olduğu gibi ilk soru yine aynı:
Bu maliyeti kim ödeyecek?
Doğru hedef, eksik hazırlık
İklim krizi inkâr edilecek bir mesele değil. Türkiye’nin de bu konuda adım atması kaçınılmazdı. Ancak kaçınılmaz olan her adımın doğru planlandığını söylemek zor. İklim Kanunu ile birlikte Salı gününden itibaren başlayan uygulamalar, büyük ölçüde “kademeli geçiş”, “ikincil düzenleme”, “pilot uygulama” gibi muğlak ifadelerle tarif ediliyor.
Bu da ister istemez şu soruyu doğuruyor:
Eğer her şey aşamalıysa, yük neden hemen hissediliyor?
Enerji maliyetleri zaten yüksek. Sanayi zaten baskı altında. Küçük işletmeler ayakta kalma derdinde. Bu tabloya bir de karbon maliyetleri eklendiğinde, teoride çevreci olan bir politikanın pratikte ekonomik bir........