menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Trump kitlesel göçe karşı savaş açtı, biz niye açmıyoruz?

19 15
08.12.2025

ABD Başkanı Donald Trump, “Make Amerika Great Again” yani, “Amerika’yı Yeniden Harika Yapalım” sloganıyla başkanlığının ikinci dönemine 20 Ocak 2025 tarihinde başlamış oldu.

Başladığı günden itibaren özellikle dış politikada birçok radikal ve tartışma yaratan kararlara imza atmış olsa da ikinci döneminde en keskin, katı ve kararlı durduğu tek konu var o da tartışmasız göç konusudur.

Trump, ülkesine kontrolsüz giren milyonlarca insanın ondan önceki başkanların anlattığı gibi “çok kültürlülük” bir zenginlik olarak değil, bizzat “çok kutuplaşma” ve kayıt dışı çalışan milyonlarca insan "ekonomik avantaj" değil, tam tersi ulusal egemenliğe, toplumsal düzene ve kamu güvenliğine yönelik olağanüstü bir ‘tehdit’ olarak görüyor.

ABD’nin nüfusu yaklaşık 350 milyondur, ancak tahmin edilen verilere göre ülkeye kaçak yollarla giriş yapmış ve en az 7 yıl tespit edilmeden yaşayan yaklaşık 18 milyon insan bulunmaktadır.

İşte bu hafta başı Başkan Trump, ülkesine kaçak girenlere karşı adeta savaş açtı. Savaş açarken de, belki de Amerikan sosyal yardım sisteminin şu ana kadar karşılaştığı en büyük yolsuzluk skandalını da ortaya çıkartmış oldu.

Trump Hükümeti, ilk olarak “neo-con”ların, yani "yeni muhafazakarların”, liberallerin ve sol cenahın sürekli öne sürdüğü “yabancılar yerli halka nazaran çok daha düşük oranla suç işliyor” kavramını çökerterek savaşına başladı.

Hükümet, Amerikan yetkililerinin izni ve kontrolü dışında ülkeye izinsiz giriş yapan 18 milyon kişinin, esasında kaçak girerek Amerikan kanunlarına karşı ilk suçu işlemiş olduklarını beyan etti.

İşte bu nedenle ilk olarak 2 Aralık tarihinden itibaren 19 ülkeden gelenlerin iltica başvuru yapma haklarını tamamen dondurdu.

Artık Afganistan, Burma, Burundi, Çad, Küba, Ekvator Ginesi,

Eritre, Haiti, İran, Laos, Libya, Kongo Cumhuriyeti,

Sierre Leone, Somali, Sudan, Togo, Türkmenistan, Venezuela ve Yemen’den Amerika’ya kaçak girenler “yüksek risk” kategorisine girdiğinden ilticaya başvurma hakları bulunmuyor ve direkt sınır dışı edilecekler.

Sınır dışı etme kanunlarında da çok köklü değişikliğe gidildi.

Öncellikle ülkeye kaçak girenler, mahkemeye çıkartılmadan artık direk sınır dışı edilebilecek.

İkincisi, belirlenen 19 ülkenin dışında iltica başvurusu yapmaya hak kazanan kişiler ise bekleme merkezlerinde tutulacak ancak geçirdikleri süreyi eskisi gibi ücretsiz değil, Amerikan devletine para ödeyerek geçirecekler.

Zira hükümetin açıkladığı rakamlara göre bir kişinin barınma merkezinde bekleme süresi 44 gündür ve günlük maliyeti de 152 Amerikan Dolarıdır, yani ülkeye kaçak giren bir kişinin iltica başvurusu olumlu veya olumsuz sonuçlanmasının maliyeti Amerikan halkına ortalama 6,700 Dolardır.

Amerikan Göç Politikaları Enstitüsü’nün yayınladığı rapora göre Trump yönetimin ilk on ayında barınma merkezinde kalan insan sayısının iki katına çıktığını ve bunun yıllık olarak federal bütçeye 14 milyar dolar ek maliyet getirdiğini açıkladı.

Enstitü, aynı zamanda barınma merkezleri için ayrılan bütçenin tüm federal hapishaneler için ayrılan bütçeden b daha fazla olduğunu da belirtiyor.

Ülkeye kaçak girenlerin maliyetlerinin ne kadar ağır olduğunu, sadece hapishane ve barınma merkezilerin sayıları........

© Yeniçağ