Öldürmek üzerine kurulu hayat!

Korkunç... Katil de 19 yaşında öldürdüğü kızlar da... Gözünü kırpmadan yarım saat içinde ikisinin kesip biçerek katlediyor. Yetmiyor, kestiği kızın başını İstanbul surlarının tepesine çıkarak aşağı atıyor. O sıra babası sura geliyor ve kızının başını görüyor. Bu acının tarifi olabilir mi?

Ekranlarda hemen her gün ölümleri görüyoruz. İsrail’in katliamını görüyoruz. Anaların babaların sel olmuş göz yaşlarının yüreğimizdeki acının derin çukurlarına nasıl aktığını görüyoruz...

Kan kan kan!... Ölüm ölüm ölüm!...

Ha Filistin’deyiz ha Türkiye’de...

Bir İsrail askeri Batı Şeria’da, masum bir Filistinlinin cesedini damdan aşağı atığı sahne, İsrailli asker için o kadar tabiî idi ki...

Surdan atılan genç kızın başı ve İsrail askerin damdan attığı Filistinlinin cesedi...

Kanıksanacak sahneler mi?! mümkün mü?!

19 yaşındaki gencin anormalliği ailesi de fark ediyor ve altı defa tedavi için hastaneye götürüyor.

Demek ki, arıza sürekli... Doktorlar onun kötülüğe meyilli olduğunu nasıl fark etmemişler?

Kötülüğe meyilli olanlar müşahede altında tutulmaları gerekmez mi?

Ünlü bir politikacımızın oğlu anneannesine kurşun sıkıyor. Kavga yok, sebep yok...

Anneannelerin, babaannelerin torunlarına nasıl düşkün oldukları bilinir. Muhakkak ki o anneanne şefkat kollarını uzatmak için torunun evinin kapısını çalıyor. Üstelik o gencin annesi, kendi kızı yanındayken kurşunlara hedef oluyor.

Bu insan muayene edilmemiş miydi? Arızası bilinmiyor muydu? Tehlikeli olacağı akla gelmemiş miydi?

Üniversiteli........

© Yeniçağ