Öcalan’dan medet umanlara bak!

Ne acı... Cumhuriyet’in 101. kuruluş yıldönümünde PKK kurucu başını nasıl TBMM’ye sokarız hesabı içindeyiz.

Nedir bu Abdullah Öcalan sevdası?!

Hem bebek katili diyeceksiniz hem TBMM’ye lütfedip buyursunlar, konuşsunlar, diyeceksiniz!

Başımıza taş yağacak!

Karşısında olanlar, Abdullah Öcalan’dan medet umarlarsa, peşinden gidenler onu elbette ilâhlaştıracaklardır.

Abdullah Öcalan’ın idamına zamanında karşı çıkmıştım. İdam Abdullah Öcalan’ı ölümsüzleştirecekti, idol hâline getirecekti.

Asıl ilâhlaştıracakların onun yakalanmasına oh çekenler olacağı hiç aklınıza gelir miydi?!

Etrafla ilgisi olmasın, kurtarmaya kalkmasınlar diye adaya kapat. Sonra “açılım” deyip “demokratikleşme” deyip ondan medet um. Mektuplarını getirttir, götürttür, bildirilerini meydanlarda okut, Dolmabahçe Sarayı’nda, Abdullah Öcalan’ın âdeta muhtariyet ilan etiği 10 maddelik bildirisini okut!..

Sonra sınırın aşıldığını anlayıp “Olmaz böyle bildiri” de, kürsüyü yık!

Bu bildiriyi ha Dolmabahçe Sarayı’nda okutmuşsun, ha TBMM’de...

Bizim siyasîler şunu anlayamadılar. Abdullah Öcalan sadece bir sembol, bir mostra... PKK ve destekçileri onun adından istifade ediyorlar. O hapiste. Bir daha yazayım: O hapiste! Zannediyorlar ki, kendisini, dışarıdaki silahlı, silahsız adamları dinleyecekler, ne derse yapacaklar.

Size 1999’da, İmralı’daki XI. duruşmadan bir not aktaracağım. Bizzat aldığım not olduğunu da özellikle belirteyim. Bugünle örtüşüyor. O duruşmada büyük tartışma çıkmış, şehit yakınları ve şehit yakını avukatlar ayaklanmıştı. O duruşmada benden başka gazeteci olarak Fatih Altaylı, Mete Çubukçu, Soner........

© Yeniçağ