Silahlı çocuk çeteler ve Toplumsal hasar

Suçlardan arındırılmış, hapishanelerinde hiç insan bulunmayan toplum yoktur, ancak suç işleme oranının neredeyse sıfırlandığı toplumlar vardır. Bu da demektir ki, sağlıklı bir toplum oluşturmak mümkündür.

Peki, nasıl?

Bu soruya cevap vermeden önce suç işlemenin bir boyutunun da genetikle ilişkili olduğunu söyleyelim. Çünkü yapılan bilimsel araştırmalarda, suç işleyenlerin genetik yapıları ile işledikleri suç arasında bir ilişki olduğu ortaya konulmuştur.

Öyle ise bu durumda suç önlemez mi demeliyiz?

Hayır!

Genetik özellikler bakımından suça bulaşma özelliği baskın olan kimseler, uygun ortam ve psikolojik travma ile karşılaşmadıklarında eğilim ortaya çıkıyor. Bu da her olumsuz durumda değil, yoğunluk derecesine bağlı olarak ortaya çıkıyor.

Örneğin şizofren böyledir. Pek çok kişide genetik olarak eğilim vardır, ama kişiyi psikolojik karmaşaya ve baskıya sokmadıkça ortaya çıkmaz.

Gelelim Türkiye’de yaşadığımız sürece ve suçun sosyolojisine.

Tam bu noktada zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Gazeteci Saygı Öztürk’e verdiği mülakatta söylediği şu cümlelere bakalım:

“12 Eylül 1980 darbesi öncesinde terörün kitleselleşmesi lise öğrencilerinin terör sürecine katılmasıyla olmuştu. Gerçekten 15-18 yaş dönemi çok tehlikeli bir dönemdir ve hayatı bir oyun zannedersiniz. Yaptıklarınızın ortaya çıkaracağı sonuçlar konusunda yüzde bir muhakeme yapmanız mümkün değildir. Bu da bu yaş grubunun çok........

© Yeniçağ