menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Resmileşmiş inkarın gölgesinde: CHP, devlet aklı ve demokratik müzakerenin ontolojisi

11 0
27.11.2025

Türkiye’nin modern siyasal kuruluşu, yüz yıllık bir süreklilik içinde, toplumsal hakikatle arasında kalın bir epistemik mesafe inşa etti. Meclis’te İmralı’ya yönelik olası ziyaretler etrafında üretilen politik gürültü, yüzeyde bir taktik çekişme gibi görünse de, özünde modern cumhuriyet aklının kurumsallaşmış inkâr rejiminin CHP uhdesinde yeniden devriye ettiğinin göstergesidir. Bu anlayış, Neo-Kemalist İslamcılığın kendini tekrar eden resmi inkarı olarak yorumlamak gerekiyor.

İnkâr rejimi: devlet aklının ontolojik kurgusu

Resmileşmiş inkâr, basit bir red ya da dışlama pratiği değildir. O, ulus-devletin kendini kurarken ihtiyaç duyduğu ontolojik homojenliğin siyasal işleyişteki karşılığıdır. Farklılıkları “var olmayan”, “temsil edilemez” ya da “istisna”, “öteki” kategorilerine hapseden bu zihin, aslında modernitenin milli aklının Türkiye’deki yerli tezahüründen başka bir şey değildir.

Bu düzenek, tarih boyunca Kürt ve Alevi kimliklerinin varlığını bir güvenlik sorunu, bir “istisna hali” olarak kodladı. Devlet aklı, Foucault’nun belirttiği gibi, bir “normalleştirme makinesi” gibi çalıştı; farklılıkları ya dönüştürmeye ya da susturmaya yöneldi. Bilinmelidir ki, Kürtler kurbanlık koyun gibi boynunu uzatmayacaktır. CHP ise bu makinenin tarihsel taşıyıcısı olarak, modernleşme söylemini kurucu bir dogma haline getirip, kimliksel çoğulluğu tehdit olarak konumlandırdı. Dolayısıyla bugün demokratik müzakerenin önündeki en sert........

© Yeni Yaşam