Aciz toplumlar ve tüccar siyaset 

Hayvan haklarından çevre felaketlerine, Kürt sorunundan, kayyımlara, kadın cinayetlerine kadar Türkiye gündemini sarsan pek çok acı gerçek var. Hepsinin ortak noktası, çözüme kavuşmayı beklemeleridir. Aynı ideolojik çatının altındaki kişiler bile sorunlarını açığa çıkarmaktan kaçınıyor; meseleler halının altına süpürülüyor, tartışmak yerine uzlaşmanın yolları aranıyor. Birbirilerinden uzaklaşarak ya da kaçarak kendi sorunlarını bile çözemeyen devrimcilerin halkın sorunu çözmeye çalışması samimi yaklaşım olmadığı gibi başarısız olması da kaçınılmazdır. Asli görevi iletişim sorunlarını tartışmak ve aşmak olan ideolojik yapılar tartışmayı ya bilinçli ya da bilmeyerek kişisel saldırılara getirebiliyorlar. Sorunların tek çözüm kaynağı olan topluma sorunu taşımak yerine görünmez kılmayı tercih ediyorlar. Özellikle son dönemde gelişen hastalıklı anlayışlardan olan sorunu kendinden uzaklaştırma ve bu durumu hukukun kılıcı ile korumaya çalışan anlayış, devlete “ben sorunumu çözemiyorum al sen çöz demektir” elbette ki kendisini korumayanı devlet korumakla mükelleftir. Ama aynı çözümü devletten bekleyen anarşist, Marksist, Maoist, Sosyalist olunca, sistemine karşı savaştığın yapıdan destek istemektir. Değişim dönüşüm için çıktığımız yolu sistemin liberal dişlerinin yanıltıcı güvenliğine teslim etmektir.

Siyasi partilerimiz, dernek ve federasyonlarımızdan toplumsal değişimin lokomotif gücü........

© Yeni Yaşam