1917 Ekim devrimi: Başka bir alemi şimdi yaratmak

Ekim Devrimi ezilenlerin ve işçi sınıfının tarihe bir başkaldırısıdır. Başka bir alem istemek ve onu gerçekleştirmektir.

Ekim Devrimi işçi sınıfının dünyayı sarsması ve alt üst etmesidir. Aynı zamanda hayallerin ayaklanması ve rüyalara tutunmaktır. 5 bin yıllık sınıflı toplumlar tarihi içinde Paris Komünü sonrası, alt sınıfların gerçek manada geleceği fethetme hareketidir.

Ekim Devrimi bir dünya devriminin açılışıdır. Dünya devrimi perspektifini ifade eder. Devrimin gerçekleşmesi küresel düzeyde tektonik bir etki yaratır. 1918-23 yılları arasında kıta Avrupa’sında başta Almanya olmak üzere İtalya, Macaristan ve Avusturya sarsılır; Konsey, Komün pratikleri yaşanır, proletarya iktidara yürür; sistemin kalbinde yaşanan bu devrimci ayağa kalkışmalar tarihsel önemdedir.

Kapitalizm, tarihinde ilk defa, gerçekten yok olma ihtimaliyle karşı karşıya kalır. Özellikle Almanya’da devrimin yenilmesi bu ihtimalin gerçeğe dönüşmesini engelleyecektir. Ekim Devrimi’nin dünyayı sarsıcı etkisi ve bir anti-kapitalist kopuşu tetiklemesi ezilenlerin tarihi açısından son derece önemlidir ve aktüelliğini korumaktadır. Hatta günümüzde kapitalizmin yıkıcılığının gezegeni yok edici aşamaya ulaşmasıyla aktüelliği daha da artırmıştır.

Marx, İngiliz ve Fransız Burjuva Devrimlerini kendi çağlarına damgasını vuran tarihsel pratikler olarak değerlendirir. Ekim Devrimi de 20. yüzyıl tarihinin akışını belirleyen bir deneyimdir. Ayrıca 21. Yüzyılı da sarsacak içeriktedir. Nasıl ki 19. Yüzyılın tarihsel toplumsal bütün parametrelerini 1789- 1793 Fransız Burjuva devriminden okuyabilirsek, 20. Yüzyılın hatta 21. Yüzyılın parametrelerini Ekim Devrimi üzerinde okuyabiliriz. Bu anakronik bir zorlama değil, kapitalizm bütün vahşiliğinin ve yok ediciliğinin alenileştiği bu konjonktürde Ekim Devrimi; başka bir dünya, başka bir alemi yaratma cüreti ve iradesini ifade eder. Bu manada Ekim Devrimi günceldir, umut ve hayallerimizi besleyen kaynaktır.

Ekim Devrimi tarihsel ve aktüel manifesto niteliği taşır. Tarihseldir; işçi sınıfının mücadele pratiğinde olağanüstü bir deneyimi gösterir. Aktüeldir; proletaryanın tarihsel ve devrimci özneliği ve bu özneliğin insanlığın evrensel kurtuluşuyla kurduğu rezonansı ya da diyalektiği dışavurur. Ekim Devrimi bir evrensel özgürlük pratiğidir.

Devrimler bir dip dalgasıdır

Devrimler kolektif bir yıkımı ve büyük alt üst oluşları ifade eder. Devrimler tam anlamıyla on yılları kapsayan, küçük küçük biriken sınıfsal öfke ve arayışın hatta kinin infilakıdır. Gerçek manada bir infilaktır. Tahrip edici ve patlayıcıdır. Bir manada mümkünün ötesine geçmektir. Ve bütün bunlar sıradan insanın kudreti ve yaratıcılığıyla gerçekleşir. Devrimler sıradan insanın, sıradan işçilerin tarihin yapıcısı olarak sahneye çıkması ve muktedir oluşunu simgeler. Devrimler bir dipten gelen dalgadır, yıkar ve yeni bir alemin inşasının önünü açar.

Ekim Devrimi, devrimlerin bütün bu karakteristik yönlerini içinde taşıyan bir devrim olarak dikkat çeker. Proletaryanın ve proleter devrimciliğin muhteşem harmonisini kendinde somutlar.

Evet devrimler aniden patlayan ve beklenilmeyen biçimde ve yerde gerçekleşen felsefi manada bir olayı ifade eder.

Ekim Devrimi Doğu’nun en Batısı ve Batı’nın en Doğusunda, feodal emperyalist bir ülke olan Rusya’da gerçekleşti. Aslında literatür devrimin merkezini metropoller olarak görüyordu. Ekim Devrimi sınıf mücadelesinin iç zenginliğini ve yaratıcılığını göstermesi açısından son derece önemli bir pratik olarak şekillendi. Kapitalizmin eşitsiz birleşik gelişim yasasının bir yansıması olan bu durum, aynı zamanda devrimci önderlik ve devrimci öznenin tarihsel rolünü ortaya koyması açısından da kritik önem taşır.

Bu noktada devrimin mayalandığı faktörleri belirtmekte yarar var. Önce Rusya topraklarının uzun yıllara dayanan bir isyan geleneğine sahip olduğunu vurgulamak gerekir. Çarlığı sarsan başta 17. ve 18. Yüzyılın ikinci yarısından sonra gerçekleşen S. Razin ve Y. Pugaçev isyanları ve 1861-63 arasında yaşanan köylü isyan fırtınası en dikkat çekenlerdir. Her isyan ve yenilgi yeni bir isyan dalgasının mayası olma işlevi görüp, geri çekilir. Sürekli öfke birikir. Dekabristler (1825) soylu, romantik devrimciler olarak bu geleneği sürdürür. Narodnik hareket ise olağanüstü bir pratiktir. Devrimci ruhları ve konsprirasyon ustalıkları Lenin’i de çok etkileyecektir. Rusya topraklarının özgünlüğünden hareket eden Narodnikler, komünal köylülere devrimci misyon yükler. Ruhlarındaki isyan geleneğini ateşlemeye çalışır. Deyim yerindeyse despotizmin ve devletin cisimleşmiş haline vurarak (yani Çara), kitleler üzerindeki Mahir’in ifadesiyle “suni dengeyi” kırmaya çalışır. Yenilirler ama kendilerinden sonraki kuşaklara miras olarak savaşma cüreti, muhteşem bir kafa tutma ve asiliğin gücünü bırakırlar.

Üzerinde çok durulmayan faktörlerden biri ise Rusya topraklarında Herzen, Belinski, Bakunin, Stankeviç, Kropotkin, Çernişevski, Çehov, Tkaçev gibi düşünür ve pratisyenlerin yanında Dostoyevski, Tolstoy, Puşkin, Turganyev, Gogol gibi tüm zamanların edebiyatçısı olan kimliklerin yarattığı entelektüel mayalanmadır. Entelektüel zenginlik ve mayalanma devrimde bir nevi Alman felsefesinin oynadığı rolü oynar.

Ayrıca Rus işçi sınıfının orjinalitesi de son derece önemlidir. I. Deutscher bunu “ Rus işçi sınıfının muhteşemliği” olarak tanımlar. Rus işçi sınıfı niceliksel olarak azdır ama militanlığı, hızla radikalleşmesi, örgütlenme yeteneği veya kapasitesiyle dönemin en ileri sınıf profilini oluşturur. Troçki ve Parvus’un ABD işçi sınıfıyla kıyaslama verileri önemlidir. Yine bu işçi........

© Yeni Yaşam