Sosyal yönleriyle 2026 yılı bütçesi
Dünyada militarist yükselişin yanı sıra, ciddi bir sağcılaşma ve otoriterleşme dalgası yaşanıyor. Hızla otoriterliğe kaymakta olan ülkelerin başında Donald Trump’ın ABD’si geliyor ve onu İtalya ve Avusturya gibi ülkeler izliyor. Hatta sosyal demokrat İsveç’te bile tamamen anti-demokratik güçler ivme kazanmış durumda.
Bu anti- demokratik güçler; Rusya, Polonya ve Macaristan gibi bazı önde gelen eski sosyalist ülkelerde yükselişte ve Türkiye, Filipinler, Brezilya ve Hindistan gibi birçok önemli orta gelirli ve azgelişmiş ülkenin siyasal sistemlerini ele geçirmeye başladı.
Türkiye’nin “insan hakları”, “adalet”, “demokrasi” ve “barış” karnesi zayıflarla dolu!
Bu gelişmeleri doğrular biçimde, Türkiye’nin öncelikle insan hakları karnesi çok kötü ve giderek daha da kötüleşiyor. Temel insan haklarına erişim artık neredeyse imkânsız bir hale gelmiş durumda.
İkinci olarak, Türkiye adaletin önemli bir göstergesi olan ‘Hukukun Üstünlüğü’nde diplerde yer alıyor. Öyle ki ‘Dünya Adalet Projesi’ tarafından yayımlanan 2025 yılı Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ne göre; Türkiye 10 yıl öncesine kıyasla 38, geçen yıla kıyasla ise 1 sıra gerileyerek 143 ülke arasında 118. sıraya düştü. Türkiye, yürütmenin yetkilerinin sınırlandırılmasında 136. sırada, temel haklarda 134. sırada ve adalet konusunda 127. sırada yer alıyor. (1)
İşçi haklarında “hukuksuzluğun üstünlüğü”
Bu veriler, Türkiye’de ‘hukukun üstünlüğü’ ilkesinin yerini hukuksuzluğun üstünlüğü mekanizmasına bıraktığını, örneğin sendikal örgütlenme özgürlüğünün kâğıt üzerinde kaldığını gösteriyor. Temel haklar kategorisindeki gerileme, yalnızca sendikal mücadeleyi bastırmakla kalmadı, işçilerin yurttaşlık statülerini de zedelemeye hizmet ediyor. Hukuk ise emeği korumanın değil, susturmanın bir aracı haline geldi.
Üçüncü olarak, ITUC tarafından her yıl güncellenen ‘Küresel Haklar Endeksi’nde Türkiye’nin işçi hakları bakımından en kötü 10 ülkeden biri olması sürpriz değil. Özellikle de sendikal örgütlenme özgürlüğü, grev hakkı ve bu hakkın kullanımı ve toplu iş sözleşmesi hakkı konularında çok büyük bir tahribat ve gerileme söz konusu.
Özel sektörde sendikalaşma oranı yüzde 7 civarında. Grev hakkı olsa da Cumhurbaşkanlığı kararlarıyla grevler ertelenebiliyor. Kamu emekçilerinin ise grev hakları yok. Özel sektörde toplu iş sözleşmesinin kapsamı sadece yüzde 15. Kamu sektöründe ise ‘Kamu Çerçeve Protokolü’ toplu sözleşme hakkını sendikalardan ve işçilerden alarak konfederasyonlara, işveren örgütlerine ve hükümete devretti.
Son olarak, 2025 ‘Dünya Barış Endeksi’nde Türkiye’nin 36 Avrupa ülkesi arasında sonuncu, 163 dünya ülkesi arasında 146’nci sırada yer alması, ülkenin barıştan ne kadar........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein