menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İnsan hakları perspektifinden devlet bütçesi ve genel değerlendirme

16 0
monday

İnsan hakları, uzunca bir zamandır bir dizi uluslararası anlaşmayla evrensel ve devredilemez olarak tanımlanmış ve daha sonra dünyadaki ülkelerin büyük çoğunluğu tarafından onaylanarak iç hukuka dönüştürülmüş olan haklardır.

Bunlar: (i) yaşam hakkı, kanun önünde eşitlik ve ifade özgürlüğü gibi medeni ve siyasi haklar (ii) çalışma, sosyal güvenlik ve eğitim hakkı gibi ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ve (iii) toplumsal gelişme ve toplumların kendi kaderlerini tayin hakkı gibi müşterek haklardır.

İnsan hakları: Adalet ve demokrasinin omurgası

İnsan hakları anlaşmaları (ve bu anlaşmaların onları onaylayan hükümetlere getirdiği yükümlülükler) hem adalet hem de demokrasi talepleri için bir omurga sağlar. Keza bu anlaşmalar bütçe politikalarına ve bütçe süreçlerine faydalı bir şekilde uygulanabilir. Ayrıca insan hakları ile devlet bütçeleri arasındaki bağlantıları ve bütçe perspektifinden insan hakları taahhütlerini yerine getirme konusunda hükümetlerin yükümlülüklerinin neler olduğunu açıklamak için dünyada yapılmış birçok çalışma mevcuttur. (1)

İnsan hakları ile ilgili olarak, ‘Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin (ICESCR) 2. maddesi, devletlerin bu hakları garanti altına almak için mevcut kaynaklarını azami ölçüde kullanmaları gerektiğini belirtir.

Ancak “mevcut kaynakların azami ölçüde kullanılması” kavramı yoruma açıktır ve pratikte çoğu kez ihlal edilmektedir. Bu durum özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, kaynakların daha sınırlı olduğu ve hükümetlerin kamu harcamalarında kesintiye gittiği zamanlarda yaşanır.

İnsan hakları iktisat ilişkisi

İnsan hakları ve ekonomi, doğaları gereği birbiriyle ilişkili iki kavramdır. Ekonomik kaynakların bu hakların yerine getirilmesinde nasıl kullanılacağı çok önemlidir. Ayrıca insan hakları iktisadi sistem açısından çok önemli bir normatif parametre oluşturur.

Buna karşılık bu ikili arasındaki zorunlu bağ genelde ihmal edilir. Bu ihmalin özellikle de ekonomik istikrarsızlıklar ve kemer sıkma uygulamaları söz konusu olduğunda ciddi negatif sonuçları ortaya çıkar. Egemen iktisat ideolojisi pozitivist bir bakışla iktisadi etkinliğe takıntılı olduğundan, eşitlik ve adalet gibi konuları temel alan insan hakları normlarını dikkate almaz. Bu iktisat anlayışını esas alarak hazırlanan devlet bütçeleri de insan haklarını görmezden gelir.

İktisat ve insan hakları entegrasyonunun iki yolu mevcuttur. İlki, hakları bir kısıtlama olarak kabul etmek, ikincisi ve çok daha tavsiye edilebilir olanı ise hakları oyunun kurallarının bir parçası, hatta daha da ötesi, seçimler ve kararlar almak için doğal bir ortam olarak kabul etmektir.

“Uyum içinde ve anlayışlı bir toplum hem iktisat hem de insan hakları için mahkemeler ve piyasalar kadar önemlidir. Bu nedenle, insan haklarını entegre etme amacıyla, iktisadı belli bireyleri tatmin etme hedefinden, her bireyi tatmin etme gibi daha kapsayıcı bir hedefe odaklanmalıdır”. (2)

İnsan hakları bütçe politikası ilişkisi

Daha önce de sözü edilmiş olan alternatif ‘Temel İlişki Yaklaşımı’ altında bütçenin en önemli aracı olan bütçe politikası ile insan hakları arasında iki zorunlu ilişki kurulur: bütçe politikalarını tasarlarken, uygularken, izlerken ve değerlendirirken bir çatı olarak insan hakları ilkeleri esas alınmalıdır. İnsan hakları ile bütçe politikası arasında hiyerarşik bir ilişki olmalıdır. Bu ilişki amaç ve araç arasındaki hiyerarşidir. Bu nedenle de bütçe politikaları insan hakları gerekliliklerine uyarlanmalıdır, tersi değil.

Diğer tüm kamu politikaları gibi bütçe politikaları da uluslararası insan hakları yasasının ilke ve yükümlülüklerine tabi olmalıdır. Özgün bütçe politikaları oluşturmanın ötesinde, insan hakları yükümlülükleri ve sözleşmeleri, devletlerin böyle politikalar oluşturma faaliyetlerine belli sınırlar koyar. Böyle yükümlülükler bütçe politikalarına uygulanan bir dizi parametre ve rehberliği bütünleştirir. Bunların içinde; temel özün korunması, hakların ilerletilebilmesi için maksimum kaynağın kullanılması, elde edilmiş haklardan geriye gidilmesinin önlenmesi, ayrımcılık yapılmaması, şeffaflık, sosyal katılımcılık ve hesap verilebilirlik yer alır. (3)

Bütçeler hakların güçlendirilmesi için kullanılmalı

Ulusal düzlemde bu bağlantı anayasa ve vergi ve bütçe kurumları arasında kurulmak durumundadır. Bütçeler hakların önlenmesi ya da sınırlandırılması için değil, gerçekleştirilmesi için kullanılan araçlar olarak görülmelidir. İlave olarak, bütçe yönetim ve yasama organlarınca alınan kararların anayasaya uygunluğu açısından toplumsal çıkarlar arasında bir çatışma alanı olarak yargıda karşı çıkılabilmeye uygun olmalıdır.

Temel insan haklarının korunmasını sağlamanın, hükümetler açısından maliyetleri söz konusudur. (4) Çünkü ekonomik, sosyal ve kültürel hakları gerçekleştirmenin kamu harcamaları üzerinde doğrudan etkileri var. Sorumluluk sahibi olarak,........

© Yeni Yaşam