Demokrasi ve Barış Perspektifinden 2026 Bütçesi

Demokrasi, özgür ve adil seçimlerin yapılabildiği ve insanların sandıktan seçtikleri tarafından yönetildikleri bir rejim olarak tanımlanıyor. Bu tanım, seçme ve seçilme hakkı dışında, kuvvetler ayrılığı, bağımsız yargı, özgür medya, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ve sendikal hakların varlığı gibi unsurları da içeriyor.

Böylece demokrasi seçimleri aşan bir olgu olduğundan, günümüzde artık temsili parlamenter demokrasi de tartışılıyor ve yerine “müzakereci demokrasi” ve “yerinden-katılımcı demokrasi” gibi alternatifler kullanılıyor.

Bu tür kavramlar, daha fazla bütçe şeffaflığı gerektirir ancak aynı zamanda sadece temsilcilerinin değil, toplumun daha geniş kesimlerinin de doğrudan katılabileceği müzakereler için alanların varlığını da gerekli kılar.

Temsili demokrasi, sağcı popülist ve otoriter güçlerin önünü açmak yerine yeniden canlandırılabilir mi? Herkesin yararına çalışan temsili demokratik hükümetlerle ilgili olan sosyal sözleşme hayata geçirilebilir mi? Bir toplum, birinin kazancı bir başkasının kaybı anlamına gelen “sıfır toplamlı” bir dünya görüşüyle parçalanmaktan kaçınabilir mi?

Teorik olarak bunları gerçekleştirebilmek mümkün. Yani kamu maliyesini ve hükümet bütçelerini yeniden tasarlamak, bu tür bir demokratik yenilenmenin anahtarı olabilir. (1)

Bütçe sürecinin demokratikleşmesi

Bütçe politikalarının adaletçi olmasını gerektiren bir yaklaşım, bütçe süreçlerinin demokratikleştirilmesini gerektirir. Bu konuda üç şey yapılmalıdır:

İlk olarak, temsili demokrasi ve hesap verebilirlik kurumlarını içeren liberal demokrasi kurumları güçlendirilmelidir. İkinci olarak, bütçelerdeki değiş tokuşlar hakkında müzakere için daha iyi koşullar yaratılmalıdır (daha fazla şeffaflık, daha iyi muhakeme vb.). Üçüncü olarak, kapsayıcı olan ve halkın politika ve bütçeleri şu anda olduğundan daha sık ve doğrudan etkilemesine olanak tanıyan “temsil siyaseti ötesi” ve katılım ve müzakere alanları oluşturulmalıdır.

Temsili demokrasi ve hesap verebilirlik kurumlarını içeren liberal demokrasi kurumlarının güçlendirilmesi

Mali hesap verebilirliğin temelini oluşturan siyasal çerçeve olan liberal demokrasi tehdit altında olduğunda, mali hesap verebilirliğin geleceği de tehlikededir. Nitekim günümüzde halkın çıkarlarını temsil etmesi ve yürütmeyi dengelemesi gereken temel kurumlar Türkiye’de yetersizdir. Örneğin, bazı durumlarda yasama organları bütçeleri etkin bir şekilde değiştiremez veya yürütmenin uygulama sırasında onaylanmış bütçeye sadık kalmasını sağlayamıyor.

Ayrıca, Meclis’teki yasa yapıcılar seçmenlerinin çıkarlarını temsil etmekten ziyade kendi çıkarlarını, ait oldukları siyasal partilerin taleplerini gözetiyor ve/veya belli sermaye kesimlerinin çıkarlarını koruyor. Bütçe denetimi yapma yetkisine sahip bir kuruluş olan Sayıştay denetim raporları üretiyor ancak bunların bazıları niteliksiz. Nitelikli olanları çoğu ise göz ardı ediliyor. Kısaca, yöneticiler kanunları çiğneyebiliyor ve mali düzenlemeleri görmezden gelebiliyorlar.

Devlet bütçesinin demokratikleştirilmesine odaklanan bir gündem, öncelikle bu temel kurumların görevlerini yerine getirebilmeleri için iyileştirmeler yapmalıdır. Ayrıca demokratik kurumların güçlendirilmesi düşünüldüğünde, siyasi partiler gibi diğer liberal demokrasi kurumlarının da demokratikleştirilmesi gerekir. Çünkü nihayetinde tüm çağdaş........

© Yeni Yaşam