‘Asgari ücreti reel olarak artıramadık ama biraz sabır üst gelirli ülkeler grubuna girmek üzereyiz’ (!)

Siyasal iktidarın, 10 milyona yakın (kayıtlı ve kayıtsız) asgari ücretli işçi ve bakmakla yükümlü oldukları aileleri açlık sınırının altında bir asgari ücrete mahkûm ettiği yeni asgari ücreti ibretle öğrendik.

Aynı iktidar sözcüleri bugünlerde, Türkiye ekonomisinin dünyanın en büyük 11. ekonomisi olma yolunda hızla ilerlediğini, hatta kişi başı 17 bin doları aşan bir gelirle “üst gelirli ülkeler” grubuna girmekte olduğunu açıkladı.

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?

Açıkça birbiriyle çelişen iki durum söz konusu. Öyle ki ülke giderek zenginleşiyor ama işçilerimize ancak açlık sınırının altında bir asgari ücret verebiliyoruz.

Ülke tıpkı Avrupa’nın gelişkin ekonomileri gibi “üst gelirli ülkeler grubuna” girmeye hazırlanıyor ama ülke nüfusunun yüzde 80’inden fazlası yoksulluk sınırının altında gelir elde ediyor.

Olgu ve algı farkı

Sizce de bir tuhaflık yok mu bu iki açıklama da? Aslında yok. Açlık sınırının dahi altında bir asgari ücreti işçilere layık görenler, gelir dağılımını iyice bozanlar, yoksulluğu derin bir yoksulluğa dönüştürenler, ülke ekonomisinin muhteşem bir biçimde büyümekte ve gelişmekte olduğu algısı yaratarak asıl gerçeğin üzerini örtmeye çalışıyorlar.

Acaba gerçekten üst gelirli ülkeleri yakalayıp, bu ülkeler gibi gelir seviyemizi artırmakta mıyız? Bunun cevabı görselde var.

Bu görselde 2025 yılında dünya çapında 69 büyük kentteki ortalama aylık ücretler karşılaştırılıyor. Ayrıca Deutsche Bank aracılığıyla Numbeo’dan alınan veriler kullanılarak 2020’den bu yana 5 yıllık kümülatif değişiklikler........

© Yeni Yaşam