‘Temizlik’ diyenler önce ellerine baksın
Eski futbolcu ve önceki dönem HDP PM üyesi de olan Barış Karabıyık’la futbolu konuştuk: Ortada bir temizlik varsa ben temizleyenlerin ellerine bakarım. Elleri kirli birinin bir yeri temizleme iddiası bana saçma gelir çünkü. Ben yıllardır futbolun içinden gelen bir TFF başkanı görmedim. Tartışmasız pırıl pırıl bir isme de şahit olmadım
M. Ender Öndeş
Son günlerde futbol dünyasında olanlar herkesin ilgisini çekiyor. İktidara yakınlığıyla bilenen Türkiye Futbol Federasyonu önce birçok hakemin ‘bahis’ oynadığı açıklamasını yaptı. Daha sonra ‘bahis’ oynayan hakemlerin isimlerini tek tek açıkladı. Daha sonra da iş büyüdü ve futbolcular ve kulüp yöneticilerinin de aralarında olduğu daha geniş bir listeden söz edildi ve bu arada bazı gözaltılar yapıldı. Bu olanlar, ilk bakışta bir tür ‘Temiz Eller’ operasyonu gibi görünüyor ama kamuoyunun çoğunluğu her zaman olduğu gibi göstermelik iş yapıldığını, büyük paraların döndüğü futbol endüstrisinde bir ‘temizlik’ yapılamayacağını düşünüyor. Eski profesyonel futbolcu ve önceki dönemlerde HDP Parti Meclisi üyesi de olan Barış Karabıyık’la bütün olup bitenleri konuştuk.
Bu soruya birçok farklı bakış açısıyla cevap vermek gerekir. Mesela Federasyon ve iktidarın kamuoyuna gösterdiği yön, “futbolda bir temiz eller operasyonu.” Futbolla ilgisi olmayanların ve elbette iktidar trollerinin de gördüğü, görmek ve göstermek istediği de tam olarak bu yöndür. Sadece taraftar olarak ilgilenenler ise daha çok “bahis olaylarının etkilemiş olabileceği maçlar üzerinden taraftarı oldukları takımlar için bir mağduriyet doğar mı ve bu mağduriyet üzerinden takımları lehine bir prim elde edebilirler mi?” sorusunun cevaplarıyla ilgileniyorlar. Şu anda aktif olarak profesyonel futbol hayatının içinde olan futbolcu, teknik ekip, hakem, yorumcu, yönetici vs. olarak görev yapanlardan “bahisle hiç ilgilenmeyenler işine bakarken bahisle bir şekilde ilgilenmiş olanlar ise soruşturmanın kendilerine kadar uzanıp uzanmayacağı endişesiyle pozisyon almaya” çalışıyorlar.
Benim baktığım yere gelecek olursak; ben bu yaşananları kesinlikle “bir temiz eller operasyonu “olarak görmüyorum. Açıkçası masum bir operasyon olarak da görmüyorum. Öyle görmemek için de bazı sebeplerim var. Cumhuriyet Baş Savcılığının yayımladığı basın açıklamasının ilk paragrafında “TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun hakemler hakkındaki ‘371 hakemin bahis hesabının bulunduğu, 1522sin aktif olarak bahis yaptığı…” açıklamasını “ihbar olarak” kabul ettiklerini ve bunun üzerine bir soruşturma başlattıklarını söylüyor.
Bir bahis bayisinde kupon üzerinden oynadığınız oyunda size ait kişisel bilgiler bulunmaz. Kuponun kazanması halinde kuponu kim götürürse o kişi kimliğini ibra eder ve ödemeyi alır. Bahis yapan kişinin kimliğinin bilinir olmasının bir tek yolu vardır o da elektronik bahis sistemiyle bahis yapılmış olması. Yani yasal(!) bir bahis sitesine kişinin açık kimlik bilgileriyle üye olması ve telefonuna gelecek olan kod ile de bu üyeliği bizzat kendisinin onaylaması gerekir. Bahis sitesine ise sadece bahis sitesi üyesiyle bire bir aynı kişiye ait banka hesabı üzerinden para aktarılabilir. Yani siz kendi adınıza bir bahis sitesine üye olup başka birinin hesabından siteye para aktaramazsınız. Sizin adınıza bir bahis hesabı açılmış olsa bile sizin banka hesabınızdan para aktararak bahis yapabilirler. Bahis sitelerinde sizin TC numarası bilginizden adresinize ve hesap numaralarınıza kadar birçok bilgi yer alır ve bu bilgiler normal şartlarda kanunen koruma altındadır.
İbrahim Hacıosmanoğlu’nun yaptığı açıklamalarda “bir hakem 18 binin üzerinde bahis yaparken bir hakem de sadece bir tek bahis oynamış” gibi ayrıntılı bilgiler vermiştir. Eğer Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma başlatmış ve bu bilgileri TFF ile paylaşmış olsaydı bunun “bir temiz eller operasyonu” da olma durumu olabilirdi ama ortada “kişisel verileri koruma” gibi bir kanun dururken ve bir soruşturma olmaksızın bir TFF başkanı hangi yetkiyle sadece bahis sitelerinin veritabanında bulunacak bu ayrıntılı bilgilere ulaşmış olabilir? Ortada bir mahkeme kararı olmaksızın bu bahis siteleri bu bilgileri TFF ile paylaşabilir mi? Burada danışıklı bir dövüş olduğuna dair bende kuvvetli bir kanaat var. Korkarım iktidar her yere el attığı gibi çok büyük paraların döndüğü Türkiye liglerine de el atarak hakem kadrolarında da kadrolaşmaya gidiyor. Çünkü bu alan iktidar sonrası da parasal büyüklük açısından son derece kullanışlı bir alan. Sebep göstermeden liglerden uzaklaştıramayacakları hakemleri ve çok daha fazlasını bu operasyonla saf dışı bırakırken hakemlik müessesesini de kendi kadroları haline getireceklerini düşünüyorum. Bu olaya sadece bahisçilerin temizlenmesi olarak bakacak olursak adama sorarlar; “Bir hakem 18 bin adet bahis yaparken siz TFF ve savcılar olarak neredeydiniz?”
“Futbolcular, teknik direktörler, yardımcı antrenörler, kaleci antrenörleri, kulüp yöneticileri ve çalışanları, hakemler, gözlemciler, temsilciler, TFF çalışanları, menajerler ve futbolcu temsilcileri vb. Kendileri bahis oynayamayacağı gibi dolaylı olarak bunların arkadaşları, eşleri, kardeşleri, anne ve babaları vs. de oynayamaz.” Bahsin “yasal” veya “kaçak” olması kapitalizmin uydurduğu bir tanım biçimidir. Yasal denen şey, etik olmayanın devlet adına vergilendirilmiş ve hakları satılabilmiş olanıdır. Yani yasallığın etikle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Devletler vergilendirebildikleri ve bahis haklarını satabildikleri bahis sistemine “yasal” bunu yapamadıklarına ise “kaçak bahis” diyorlar. Yani bizim için yasal olan bir bahis merkezi başka bir ülke için “kaçak bahis” oluyor. Tabi ki meselenin klasik iktidar anlayışı açısından başka bir yönü de var. Memlekette kumar oynamak yasak ama bahis, spor toto, at yarışı, bilgisayar destekli şans oyunları ve piyango gayet serbest. İktidar, bahisi “yasal” ve........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein