Savaş ihtirasıyla yanıp tutuşan, savaşın hangi yıkımları, hangi katliamları, hangi acıları doğurduğunu, çoğalttığını umursamayanlar, elbette barışın dilini de bilmezler. Ki çoğu zaman bu acılar onların kapısında değildir. Gazete köşelerinden, TV ekranlarından, sosyal medya mecralarından savaş kusan dillerin sahiplerinin yaşamlarına bakın eğer savaş ticareti erbabı değillerse savaşın kıyısından ne kadar uzak olduklarını göreceksiniz. O ya da bu sebeple vuku bulan savaş bir gün mutlak nihayete erecektir. Savaşan taraflar bir araya gelmek, müzakere etmek ve yeniden barışın hâkim olduğu bir iklim yaratmak zorundadırlar. Kimsenin illa nihayet sürdürülecek bir savaştan kazançlı çıkması mümkün değildir. Barışın, asgari düzeyde bir hakkaniyet içermesi ve onurlu bir barış olması, barışın kalıcılığı açısından son derece önemlidir. Bu yüzden barışı doğuracak müzakere süreçlerinin adımlarının atılmaya başlanmasından itibaren savaşın acısını yaşamış, kayıplar yaşamış insanların incinmemesini, yaralarının kanamamasını sağlamak için savaşan taraflar dikkatli bir dil kullanmaya özen gösterirler. Bu bütün dünyada tarih boyunca yürütülmüş savaş ve barış deneyimlerinden süzülüp gelen bir teamüldür. Taraflardan biri mağlup diğeri galiptir yahut yenişememişlerdir, pata pat bir durum vardır. Barış ve........