Kapitalizm içerilmiş ekoloji düşmanlığıdır |
Kapitalist modernite sisteminin temsilcisi durumunda olan AKP rejimi, çıkardığı yasa ve kanunlarla her gün ve her an doğa talanını derinleştirmekte, ekolojik kıyım ve kırım hızından hiçbir şey kaybetmeden sürmektedir. Dolayısıyla halkların, toplumların da yaşam alanlarına dönük savunması, sessiz direnişi de onunla paralel gelişmektedir. Ama direnişler dağınık ve kendi yaşam alanlarıyla sınırlı kaldıklarından sonuç almakta da başarısız kalmaktadır.
Eylem ve etkinliklerin başarısızlığı, insanlarımızın eylemsizliğinden değildir. Bir biçimde herkes bulunduğu yerden yaşam alanına, doğasına sahip çıkmakta, ama bu sahiplik ideolojik bir içerik ve yörünge oluşturamadığından faşizmin saldırıları karşısında kırıma uğramaktadır. Çünkü rejim, kırım ve yıkım gerçekleştirmek istediği yere tüm devlet imkânlarını arkasına alıp, kolluk güçlerini de önüne koyarak topyekûn yöneldiğinden karşı direnişleri de çok kolay aşmaktadır. Tüm bu yaşananlara rağmen saldırıların mahiyeti de doğru anlaşılmadığından, direniş de ona göre güçlü gelişmemektedir.
Çünkü kapitalizmin doğasına içerilmiş olan ekoloji düşmanlığı görülememekte, ağlayıp, sızlayarak onun vicdana geleceği sanılmaktadır. Buna bir de ulus devlet bilincinin topluma yedirilme biçimi eklenince çelişkinin temel nirengi noktası da doğru algılanamamaktadır. “Devlet yapıyorsa mutlaka bizim için yapıyordur” algısı, insanlarımızı, halkımızı direnişsiz bırakmaktadır. Oysa kapitalizmin manevi dünyasında halk veya halkın yaşam alanı diye bir kavram yoktur. O sadece ve sadece yaşam alanlarımızı, ülkemizi bir bütün olarak pazara sürülecek sermaye olarak algılamakta, tamamen kâr ve kâra dönüştürülecek “kaynak” olarak görmektedir. Onun için Rêber Apo; “Uygarlığın manevi........