menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Merdivenlerden hafızaya, ruhu olan bir müze: Aydın Adnan Menderes Müzesi (3)

44 1
08.09.2025

MTO Aydın Akademik Kamplarımız çerçevesinde Aydın Adnan Menderes Müzesi’ni ziyaret etmiştik. Bu ayrıksı ve tarihî müze ile ilgili MTO Bursa temsilcimiz Nuri Gür Bey kardeşimin yazdığı şiir gibi akan yazısının üçüncü bölümünü sizlerle paylaşıyorum bugün. Zihin açıcı okumalar…

***

Aydın Adnan Menderes Müzesi’ne bir adım attım; taş zeminin tınısı, camın sessizliği, ahşabın sıcaklığı birbirine karıştı. “Hoş geldiniz,” demişti Bircan Hanım ve ben artık gerçekten hoş geldim. Kendi içimdeki uzun koridora, yıllardır açılmayı bekleyen bir kapıya, merdivenlerin yorgunluğuyla güçlenen bir kabullenişe.

Şimdi, hikâye başlayabilirdi; kapıda söylenen o cümle “ruhu olan müze” bende bir düğme işlevi görmüş, içimdeki ışığı yakmış, görmenin imkânını genişletmişti. Merdivenleri artık geride bırakmıştım, ama onların anlamı, adımlarımın içine sinmişti. Geriye kalan, bu anlamla içeri yürümek, her vitrini önce kalbimle sonra gözlerimle okutmak, her fotoğrafta yüzün ardında saklanan ülkeyi görmekti.

Ve tam o anda, kendi kendime şunu fısıldadım: “Unutma; bu müzeye girmek, bakışını bugüne doğru eğmek, yarına dair bir söz vermektir.” İlk sayfanın eşiğini böylece kapattım. İçimdeki sessiz anlatıcı sustu, yerini dikkatli bir dinleyiciye bıraktı. Şimdi, yaşayacak olan bendim ama dinlemem gerekiyordu. Önce Bircan hanımı kulaklarımla, sonra bu taşların, bu camların, bu ahşapların ve en çok da bu sessizliğin söylediğini kalbimle… Bircan Hanım anlatırken ben yaşıyordum artık.

Müzenin ilk salonuna adımımı attığımda, içeride sergilenen düzeneklerin birer kelime, birer cümle, birer paragraf olduğunu hissettim. Her biri konuşuyordu, fısıltılarla, yankılarla, bazen sessizlikle…

İlk........

© Yeni Şafak