Malazgirt ruhu: Selçuklu ufku ve insanlığın umudu

Devlet, bugün Malazgirt Zaferi’nin yıldönümü münasebetiyle Ahlat’ta toplanıyor.

Malazgirt Zaferi, bir ordunun bir başka orduya karşı verdiği bir savaşın sonucunda elde edilmiş bir zaferin adı değildir.

Malazgirt Zaferi, bir ruhun adıdır; direniş ve diriliş ruhunun.

Mekke’den süt emen, Medine’den beslenen, Kudüs’te meyve veren hakikat medeniyetinin insanlık çapında bir yürüyüşe soyunmasının başlangıç noktasıdır.

Malazgirt, sadece Türklerin tarihinde dönüm noktası değildir; hem İslâm tarihinde hem de insanlık tarihinde tarihin akışının, yönünün, yörüngesinin belirlendiği bir büyük dönüşümün miladıdır.

O yüzden Malazgirt ruhu, Selçuklu’nun ufku, insanlığın umududur.


ALP ARSLAN: SAMİMÎ BİR MÜSLÜMAN, ASALET VE MERHAMET TİMSALİ BİR SULTAN

Sultan Alp Arslan, 1030 yılında doğdu, 43 yaşında ömrünü doldurdu. Bu kısacık ömrüne hem bu toprakların insanlarının, hem bütün müslümanların hem de insanlığın kaderinin nihâî yönünü belirleyecek bir dünya tarihi haritası sığdırdı.

Sadece dokuz yıl hükümran oldu, dokuz yılda yaptıklarıyla dünya tarihinin alacağı şeklin tohumlarını ekti, yörüngesini belirledi.

Anadolu’dan Balkanlar’a, Kuzey Afrika’dan Yemen’e kadar dalga dalga, sayha sayha yayılacak Hakikat Medeniyeti Çınarı, Sultan Alp Arslan’ın diktiği işte bu dev çınardı.

Böylesi bir çınarı herkes dikemezdi; bu şeref herkese lûtfedilemezdi.

Sultan Alp Arslan, her şeyden önce, samimî, ihlaslı, donanımlı bir müslümandı.

Asalet timsali bir sultandı. Adalet, ahlâk ve merhamet anıtı bir insandı.

Sadece müslüman kaynaklar değil, Süryani, Ermeni, Rum kaynaklar da, Sultan Alp Arslan’ı böyle tasvir ediyorlardı.

Alp Arslan, bu hakikati kendisi de açıkça dile getirmiştir: “Biz, tertemiz, bid’atten uzak müslümanlarız. Allah rızasını kazanmak için kefenimizle yola çıkmış insanlarız. Bu sebepledir ki, Allah Teâlâ bize yardımını esirgememiştir.”


ASKERÎ ORDULAR YETMEZ; FİKİR VE MEFKÛRE ORDULARI ŞART!

Sultan Alp........

© Yeni Şafak