İslâm medeniyetinin tasfiyesinden İslâm’ın tasfiyesine… (2)

İslâm’ın alacağı şekil dünyanın nereye gideceğini ve alacağı şekli belirleyecek.

Türkiye’nin alacağı şekil de İslâm’ı nasıl bir geleceğin beklediğini belirleyecek.

Dünya tarihini bin yıl biz yaptık. Ama iki asırdır yaşadığımız medeniyet krizinden ötürü tarihten uzaklaştırılmış olduk.

İslâm Türkiye’nin omurgasını ve ruhunu belirleyecek konuma yükselirse bu coğrafyanın kaderini de, bölgenin kaderini de biz belirleriz; dünyanın kaderinin belirlenmesinde de kilit rol oynarız.


OSMANLI TU KAKA, İRAN YERE GÖĞE SIĞDIRILAMIYOR!

İşte İslâm ülkemizin ve medeniyet coğrafyamızın kaderini belirleyecek konuma yükselmesin diye İslâm dünyasını içeriden birbirine düşürecekler. Bu süreç, çoktan başladı ve son hızla sürüyor…

O yüzden İran bölgeye yerleştirildi. İran, Şiî yayılmacılığı üzerinden Pers emperyalizmini hortlatmak.

Bölgenin Selçuklularla birlikte bin yıldır hâkimi olan Osmanlı’nın parçalanması, Türkiye’nin laik bir cendereye giydirilerek kültürel intiharın eşiğine sürüklenmesi, buna mukabil laik değil Şiî İran’ın önünün açılması aslâ

tesadüfî değil.

Bin yıllık yeni bir oyun sahneye konuluyor: Osmanlı’dan boşalan yere Şiî İran yerleştiriliyor. Osmanlı’dan laf eden herkes “Yeni-Osmanlıcı” yaftası yerken, Şiâ’nın Sünnî coğrafyanın merkezine yerleştirilmesine kimse gıkını çıkarmıyor; aksine bundan şikâyet eden, bunun İslâm’ın kaderini değiştirmeye matuf büyük bir stratejik oyun olduğunu söyleyen bizim gibi insanlar içimizdeki İrancılar tarafından linç ediliyor!

İnanılır gibi değil gerçekten.


ARTIK DÜŞMANIMIZ BATI OLMAYACAK!

Bunun mezhepçilik, ırkçılıkla, benmerkezcilikle filan alakası yok, elbette ki. Bir vakıâ bu. Tarihî ve sosyal bir vâkıâ. Tarihselliğe indirgediğim düşünülebilir. Öyle bir şey sözkonusu olamaz. Bu bir hakikattir, bu hakikatin tarihî olarak, sosyolojik ve kültürel olarak da tezâhür ettiğini, hayat bulduğunu söylemek bile gerekmiyor ama demek ki bazen........

© Yeni Şafak