Eşyanın tasallutundan kurtulmak ve eşyaya tasarrufta bulunmak...

Çocuk cinayetleri aldı başını gidiyor. Birinin acısını dindirmeden bir diğeri patlak veriyor. Bu meselenin Türkiye’yi kaosa sürükleyip yönetilemez hâle getirme kaygısıyla gerçekleştirilen organize bir eylem olup olmadığı meselesi bütün yönleriyle araştırılmalı.Bendeniz bugünkü yazında bu yaşadığımız sosyo-kültürel cinayetlerin felsefî arkaplanları üzerinde kafa patlatmak istiyorum.

ÇAĞDAŞ İNSAN VE EŞYANIN TASALLUTU

Bu toplum, ekmek için yaşamadı Müslüman olduğumuz zamandan bu yana. Bu toplum hakikat için yaşadı, Hakk’ın hakikati için. Hakk’ın hakikatinin tahakkuk etmesi için.

Hakk’ın hakikati ne, peki?

Halkın sulh ü salah’ı, adl ü felâh’ı ve inşirahını temin eden mânâ haritası.

Bu mânâ haritası, halkın sulh ü salah’ının da, adl ü felahının ve inşirahının da yegâne kaynağı. İnsanlığın susuzluğunu gideren ilâhî bir pınar. Kana kana içilen, kutlu, lezzetli, aşı yapan ezelî ve ebedî bir kaynak.

Bu kaynak kuruduğu zaman, insan yeşermez orada. Yürek insanı, fetih insanı, gönül insanı yeşermez o çorak iklimde; gök ekini tohum köksalamaz o kaynağı kurumuş toprakta.

İnsan olmanın tek şartının maddenin tasallutundan kurtularak maddeye tasarrufta bulunmaktan geçtiğini hatırlatıyorum çağın ağları, bağları ve ruhsuz dünyası tarafından esir alınan ağ’daş insana.

Çağdaş insan, maddenin, nefsinin, medyatik ayartıların ve hazların tasallutu altında yaşadığı için hayat mânâsını yitirdi; mânâsız, ruhsuz bir madde hapishanesinin tasallutunda köle ama zihni felç, kalbi gör, ruhu ölü olduğu için idrak edemiyor, göremiyor ve fark edemiyor bile bunu; bu manevî yıkımı, mânâyı yok eden madde saldırısını; maddenin insanın zihnini felç eden, kalbini körleştiren, ruhunu çölleştiren tasallutunu.

MÜSLİM, MÜ’MİN, MUHSİN: EŞYAYA TASARRUFTA BULUNMA YOLCULUĞU...

Mânâ ile manevî kelimeleri aynı köktendir ve aynı yöne yöneltir insanı: Hakk’a; Hakk’ın hakikatine; insanın madenin........

© Yeni Şafak