“Kayıp şehirler” ve uyanışın salâsı
Suriye’de halk isyan etti, muhalifler sonunda Şam'a girdi.
Esed ülkeyi terk etti.
Ülkede bayram havası yaşanıyor.
İsrail’in egemenlik alanını genişletmesine, İsrail-Amerika güdümünde bir kukla rejim tesis edilmesine ve PYD / YPG’nin İsrail-İran güdümünde bir “Kürt devleti” kurulmasına karşı dikkatli olunması hayatî önem taşıyor Türkiye için.
Türkiye, eğer uzun soluklu bir strateji geliştirebilir ve tuzaklara karşı teyakkuz hâlinde olursa Türkiye Yüzyılı projesi için bu noktadan itibaren başlangıç yapmış olur. Türkiye’nin Yahudilerin güdümündeki Amerika’nın, İsrail ve İngilizlerin oyunlarına karşı dikkatli olması gerekiyor.
Bugün sütunumu, MTO’muzun en parlak talebelerinden Mehmet Varıcı hocama ayırdım. Varıcı hoca, nefis bir tefekkür inşa ediyor dört kadîm medeniyet şehrimiz üzerinden. Ve bir matematik hocası olarak MTO’nun herkesi nasıl birinci sınıf bir tefekkür erbabı yapacak bir okul / ekol işlevi gördüğünü gözler önüne seriyor bu kısa ama nefes kesici yazısıyla. Zihin açıcı okumalar…
İNSANLIĞIN RUHUNU DİRİ TUTAN MEDENİYETİMİZİN KURUCU ŞEHİRLERİ
Şehirler kaybolur mu? Bir şehrin ruhu, onu inşa edenlerin adaletinden, hikmetinden ve direnişinden ayrıldığında sessizce yitip gider. Ama her salâ, uyanışa bir davettir.
Şam, Bağdat, Kahire ve İstanbul...
Bu şehirlerin sesi insanlığa uyanış için çalıyor. Duyuyor musunuz?
Şam cesaretiyle, Bağdat hikmetiyle, Kahire direnişiyle ve İstanbul liderliğiyle asırlardır insanlığı ayakta tuttu. Ama hepsinin arkasında Mekke’nin fıtratı, Medine’nin kardeşliği var.
Şöyle bir durup düşünün; bu şehirler olmasaydı insanlık ne hâlde olurdu? Bu coğrafya sadece haritalarda bir alan değil. İnsanlık, her büyük........
© Yeni Şafak
visit website