Doğrudan yatırım doğudan gelir

Evvelce demiştim ya doğrudan yatırım batıdan gelmez, çünkü bitmiştir, diye. Anlaşılan o ki batıdan sıcak para da gelmiyor. Son dönem için raporlanan girişlerin küçük bir kısmı kadar belki.

Batının elinde; koydukları yaptırımları kaldırmak, not artırmak, gri listeye sokup çıkarmak gibi ucuz işler kaldı. Ucuz diyorum çünkü doğrudan yatırımın büyük bağlamlarında bu kriterlerin yeri yoktur.

Fakat gene de gerçekten merak ediyorum; ABD Türk çelik endüstrisine karşı getirdiği ticaret kısıtlayıcı tedbirleri acaba ne zaman kaldıracak?

Batının Türkiye’yi sadece askeri değeriyle ve sığınmacı barınağı olma yönüyle dikkate aldığı yaklaşımının tadı kaçalı çok olmuştu.

Doğuyla batı arasındaki fark diyalektik fetişizmi ve hikmetin dinginliği arasındaki fark gibidir.

Evet, diyalektiğin amacı hikmettir. Fakat batı bunu unutmuşçasına bitimsiz bir diyalektiğin koridorlarında dolaşmaktan hoşlanır. Zor ulaştığı hakikatlerin dahi üstünü diyalektiğin hazzını sürdürmek için kapatır. Batının koluna giren herkes de aynı koridorlarda amacını yitirmişçesine dolanır durur. “Yahu, işte hakikat!” diye durduğu her istasyonda Kubrick’in Shining labirentlerindeki gibi seller basar da gene sürüklenir.

Doğu bilgeliğe tutkunluğuyla kendini de koluna gireni de birbirlerinin varlığının hakikatlerine erişmeye matuf kılar.

Birincide varlığını şaşırırken ikincide kendini anlamaya başlarsın.

Batılıların doğu sufizminin kollarına kendini bırakması bundandır. Yani batılı toplumların Hint veya Çin veya Japon kültürünün yogasına, disiplinine, sporuna kapılıp gitmesi şaşkınlık nedeni değildir.

Şunu söylüyorum; Batı değişeni bilir, doğu sabit........

© Yeni Şafak