Tüketim toplumu çılgınlığı içerisinde olduğumuz günümüz dünyasında haz ve zevklerin esiri olmak yerine anlamlı bir hikayenin parçası olmaya tevessül etmek nasıl bir duygudur acaba?
Bizler boykotta bile sabır edemeyip bazı ürünleri kullanmaya devam ederken bir insanın Filistin’deki zulme sessiz kalmayarak aksiyon alması ve canını feda etmeye hazır olması ne ile açıklanabilir?
Dünyadaki eşitsizliklere, sömürüye ve işgale karşı isyan etmek nasıl bir ruh hali ile mümkün olabilir?
Bu soruların cevabı, Nurettin Topçu’nun sıklıkla vurguladığı gibi, temelinde ahlak olan bir isyan ile mümkün olabilecektir ancak. O sebeple Topçu, “yüzyılımızın bunalımı, hak yiyenlerin varlığından ziyade; onların karşısında isyan eden karakter ve asi ruhların yokluğudur” demiş ve adaletin ancak isyan ile mümkün olabileceğini göstermiştir. Topçu’ya göre isyan ahlakını içselleştiren şahsiyetler her hal ve şartta ilkeli bir yaklaşım benimsemekte ve haksızlıklara karşı çıkarak isyan bayrağını açabilmektedir. Haksızlık ve zulüm karşısında susan dilsiz şeytandır sözünü de hatırlatan Topçu’ya göre, zulüm ve haksızlıklara sessiz kalanların ahlaklı olabilmeleri de mümkün değildir.
Ayşenur Ezgi Eygi, savaşların ve aşırılıkların gölgesinin devam ettiği bir çağda, bir direnişin sembolü olarak ortaya çıktı. Bir yandan otizmli çocuklarla ilgilenerek onların gelişimine kendisini adayan diğer yandan da dünyadaki sömürgeye karşı direnen ve bağımsız bir Filistin için mücadele eden bir aktivistti o. Nablus’ta yasadışı işgalci girişimini engellemek üzere gösteriye katıldığı........