Sıkışma

Bir Türkiye-İsrâil savaşına doğru mu yol alıyoruz? Daha evvel bu ihtimâli değerlendiren yazılar kaleme almıştım. Kâğıt üzerinde bakılacak olursa bu ihtimâlin hayli zayıf olduğunu iddia edenler olabilir. Bu iddianın dayanağı, hem bir NATO devleti olan Türkiye’nin hem de İsrâil’in “Batı” kampından yer almasıdır. Bu çatışma veyâ savaş en başta Batı kampını bozacak, muhtemelen zâten son derecede köhneleşen NATO’nun sonunu getirecektir. İddia sâhipleri , bu senaryonun daha baştan, bizzat ABD ve AB tarafından engelleneceğini iddia ediyorlar.

Diğer taraftan , ekonomik sâiklerle hareket eden ABD’nin, Orta Doğu coğrafyasını bir an evvel derlemek ve toparlamak arzusunda olduğunu biliyoruz. ABD idâresinin, İsrâil’in , müşterek bir operasyonla İran’ın işini toptan bitirmek adına yaptığı baskıları bile çeşitli şekillerde savsakladığını biliyoruz. Bu çerçevede ABD’nin, muhtemel bir Türkiye-İsrâil savaşını sindimesini beklememek lâzım gelir tarzında bir muhakeme yürütülebilir.

Evet, kâğıt üzerinde haklı sayılabilecek iddialar bunlar. Ama târihte, evdeki hesapları boşa çıkaracak o kadar hâdise yaşanıyor ki. Onun için doğrudan somut gelişmelere, tarafların pozisyonlara daha dikkatli bakmakta fayda var.

İsrâil’in arzuladığı bir Ortadoğu barışı ve düzeninin, kendi çıkarlarını maksimize eden ve diğer devletleri kendi merkezinde vassalaştıran bir yapısı var. Bu arzuyu en radikal şekilde , tâvizsiz taşıyorlar. Ürdün, BAE bu plânlara şartsız teslim olmuş ve İsrâil’in yanında saf tutmuş vaziyetteler. İsrâil , Gazze’den geri çekilmeyeceğini, Filistin halkını topraklarından sürmeden durmayacağını kuvvetli bir tonda dile getiriyor. Mısır, pek çok şeye teşne olmakla berâber bu sürgünün kendisini hedef alacağını bildiği için endişe ve itirazlarını devâm ettiriyor. Meselenin insânî ve ahlâkî taraflarıyla alâkadar değiller. Tek dertleri 2 Milyon Filistinlinin Mısır’a sürülmesinin doğuracağı........

© Yeni Şafak