Ben de Harranlıyam!

Ekonominin mutfağında ısınan tencerenin buharı yalnızca fiyatlara değil, ücret adaleti duygusuna da çarpıyor. Areda Survey’in Kasım 2025 Sosyometre verileri bize vatandaşın gündelik hayatta hissettiği basıncın yalnızca pazar yerinde, markette, dijital platformlarda değil; karar süreçlerinde de kendini gösterdiğine işaret ediyor. Paket servis fişindeki komisyonu nasıl “fazlalık” olarak görüyorsa, kamu yönetiminde de aynı mantıkla işleyen haksız ağırlıkları fark ediyor. Bu yüzden “Ben de Harranlıyam” ifadesi bir memur serzenişi olmanın ötesine geçip, ekonomik sıkışmışlığın ve kurumsal eşitsizliğin birleştiği bir toplumsal refleks hâline geliyor. Vatandaş artık faturası kabaran sofrada ne hissediyorsa, üst düzey yönetim kademelerindeki ücret zammı üzerinden şekillenen ayrıcalık tartışmalarında da aynı duyguyu taşıyor.


YEMEĞİ VATANDAŞ DEĞİL, PLATFORM YİYOR

Sosyometre Kasım verilerine göre online yemek platformlarının restoranlardan aldığı yüksek komisyon oranlarının fiyatları artırdığını düşünenlerin oranı ,8; bu, toplumun büyük çoğunluğunun artık enflasyonu yalnızca “makro ekonomik bir sorun” olarak değil, dijital tekellerin de dâhil olduğu çok katmanlı bir maliyet hikâyesi olarak gördüğünü gösteriyor. Vatandaşın gözünde bu komisyonlar, yemeğin yanına eklenen görünmez ama yakıcı bir baharat gibi: Tadını bozduğu yetmiyormuş gibi hesabı da büyütüyor. Bu açıdan bakıldığında vatandaş değil, sanki komisyon doyuyor gibi bir izlenim veriyor.

Benzer şekilde, bu platformlara devletin bir üst sınır getirmesi gerektiğini düşünenlerin b,9’a ulaşması; piyasanın kendi kendini düzenleme kapasitesine duyulan güvenin ciddi biçimde azaldığını ve vatandaşın rekabetçi düzenin korunması için kamusal bir müdahale talep ettiğini gösteriyor. Yani vatandaş diyor ki: “Bu oyunda hakem yoksa, hakem olsa da VAR devrede değilse güçlü oyuncu hep kazanıyor.” Bu talep, serbest piyasa tartışmalarından çok, vatandaşın adalet duygusuyla da ilgili. Ekonomik adaletin sağlanmadığı bir noktada fiyatlar........

© Yeni Şafak