Vahdet-i vücûd meselesi (5)
Vahdet-i vücûda yönelik eleştiriler temelde iki noktada toplanır. Bunlardan birincisi ve en çok dikkat çekeni, varlık olmak bakımından varlığın Hak olduğu ilkesine yöneliktir. İkincisi ise ayân-ı sâbitenin (eşyanın hakikatlerinin) ezelî olduğu ilkesidir. İbn Teymiyye, Adüdiddin el-Îcî, Teftâzânî, İmam Rabbânî ve Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi gibi farklı geleneklere mensup düşünürler ortaklaşa bu iki ilkeyi eleştirir.
İlk eleştiriye göre Tanrı’nın Varlık veya Varlık’ın Tanrı olduğu kabulü hem nazarî olarak yanlıştır hem de İslam’ın tevhid inancına aykırıdır. Zira Varlık’ın Hak olduğunu söylemek, mevcutlarla Hakk’ı özdeşleştirmeye yol açacağından tenzih ilkesiyle çelişir. Tanrı’yı mevcutlarla özdeşleştirme eleştirisi çeşitli ifadelerle dile getirilir. İbn Teymiyye ve Îcî varlığın birliği öğretisinin İslam inançlarına aykırı olduğunu kabul edilen hulûl ve ittihaddan (Allah’ın bir mahluka yerleşmesi ve mahlukla bir olması) ibaret olduğunu söyler. Teftâzânî, varlığın birliği öğretisinin kabul edilmesi halinde pisliklerin ve kötülüklerin Allah’a nispet edileceğini söyler. Bu düşünürlere göre vahdet-i vücudun kaynağı İslam dışı fırkalardır. Bilhassa hulûl ve ittihâdı benimseyen zümrelerin görüşleri İbnü’l-Arabî tarafından tevhid kisvesi altında takdim edilmiştir. Teftâzânî, ayrıca Allah’ın isimleri arasında “vucûd” (varlık) isminin bulunmadığını, dinî düşüncenin teknikleri açısından da Allah’a varlık denilemeyeceğini iddia eder. Ona göre bu görüşteki sûfîler, Fârâbî ve İbn Sînâ gibi muhakkik filozofların Allah’ın hakikatinin varlık (vücûd) olduğu görüşünü de çarpıtarak dayanak olarak kullanmaktadır. Kısaca bu düşünürler, vahdet-i vücudun var olanları........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin