Bize göre tartışan tarafların konuyla ilgili ısrarla ıskaladıkları en önemli gerçek şudur: Malazgirt ile Büyük Taarruz’un yıl farkı esasında birkaç gün arayla gerçekleşmesi, Selçuklu’nun küffara karşı gayretiyle, beka mücadelesini canla başla yürüten milli güçlerin Batılı işgalcilere karşı gayretinin iç içe geçmesine ve böylece yeni olanın eskiyi karartmasına, diğer bir söyleyişle 1040-1308 yılları arasında 268 yıl süren Selçuklu mücadelesinin salt Malazgirt savaşına indirgenerek örtülmesine sebep olmaktadır.
Büyüklerimizin şu sözünü bu sütunlarda sıkça tekrarlıyoruz: Hakikatin özü değişmez, değişen onunla kurulan ilişkilerdir.
Buna göre Selçuklu mücadelesi küffardan yani Bizans’tan çok daha fazla, ne yazık ki İslâm tanımlı Batınîlere, Fatımîlere, İsmailîler’e karşı verilmiş olup, bugün de aynı mücadele yeni dünya şartları nedeniyle büyük zorluklarla sürdürülmektedir. Zira din, mezhep ve tarikat birer hakikat olup, özleri asla değişmemekte ancak onlarla kurulan ilişkiler değişmektedir. Dolayısıyla Osmanlı bakiyesi olan devletin başına musallat edilen yeni tarikat belasının bugün hangi adı taşıdığını idraki yüksek okurlarımız hemen bileceklerdir.Peki Bâtınîlik nedir ve Batınîler, Fatımîler, İsmailîler kimlerdir?
Bu sorunun cevabını, Selçuklular tarihini –gıpta edilecek derecede– en iyi hülasa eden, Mustafa Alican imzalı, İslam........