Şara’nın kravatı, Abdi’nin kravatı, Öcalan’ın kravatı… |
Her detayın kendi doğası vardır. Terör örgütü SDG’nin terörist başı Mazlum Abdi’nin ‘kravat çekmesi’, Suriye Devlet Başkanı Şara’ya takılan kravata sadece atıfta bulunmuyor, öykünüyor da.. “Ben de istiyorum”un ezik tezahürlerinden biridir. Adi propagandadan PR vizyonuna kolay geçilmiyor. 90’lı yılların ortasında ele başı Abdullah Öcalan’ın da kravat denediğini hatırlıyorum, o da eğreti durmuştu…
Abdi’nin Duhok’ta bir forumda yaptığı konuşma, Türkiye’nin tepesini attıracak söylem ve pozisyonunda herhangi değişiklik olmadığını gösteriyor; “Uluslararası toplum Şam’a verdiği şansı bize de versin”…
Abdi’nin konuşması, kısa süre önce Washington’da gerçekleşen, Amerika’nın ilgili ve resmi tüm isimleri ile Şara ve Sayın Hakan Fidan’ı da buluşturan seri toplantıları bir daha hatırlamamızı, düşünmemizi gerektiriyor. Amerika’nın, SDG’nin Şam’a entegrasyonu konusunda daha hızlı ve daha işlevsel adımlar atacağına ilişkin oluşturduğu kanaat, Mazlum ve terör örgütüne tebliğ edilmedi mi?
Ya da bildirildi de ona rağmen kravat takılıp, inatlanma cümleleri kuruldu? Mesela, böylesi toplantıda, üstelik son anda, yani katılımcıların da haberi olmadan sahneye çıkan Abdi, Amerika’nın bilgisi, organizasyonu dahilinde mi hareket etti?
Bu ve benzer soruların hepsi meşru ve caridir. ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinin selameti bunlara açık ve gerçekçi yanıtlar verilmesini gerektiriyor…
***
Bir diğer bahis, Türkiye’nin aktüel gündemi ile ilgili…
Üç konu var; Büyükşehir yolsuzluk davası, Futbol-bahis soruşturmaları, ‘İmralı’ya gidilsin-gidilmesin tartışmaları’. (Bu satırların yazıldığı cuma günü, İmralı konusunda daha belirgin siyasi parti kararları bekleniyordu.) Hepsi kritik ve üzerinde durulması, takip edilmesi gereken başlıklar…
Bir yandan da başımızı sadece içeri bağlamasın bu konular. Dışarısı yanıyor çünkü. Büyük mesai isteyen işler ama bölge ve dünya........