Doğu Türkiye’ye gelirken, Türkiye AB’ye gidiyorsa…

Avrupa Birliği 5 yıl sonra bizi Brüksel’de yapılacak, ‘Gymnich’ nam, Dışişleri Bakanları toplantısına davet etti. Sayın Fidan’ın katılması bekleniyor…

Dışişleri Bakanlığı durumu ‘resmi olarak’ şöyle değerlendirdi; ‘Bu davet, bölgesel ve

küresel sınamalar karşısında Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğinin AB tarafından anlaşıldığına

işarettir…’

Kimi gazetelerimiz de daveti daha coşkulu paylaştılar okurlarıyla; “Türkiye’den vazgeçilemez”…

Avrupa işlerinden gayet iyi anlayan sevgili meslektaşım Güldener Sonumut da şöyle diyor; “AB’nin Gazze, Afrika, Libya, Doğu Akdeniz gibi konuları ilk elden görüşme ihtiyacı hasıl oldu”…

Tabii Güldener vicdanlıdır, cilanın göz almaması gerektiğini bilir; “bizi aday ülke sıfatıyla davet ettiler ama bu yeni başlık açılacak anlamına gelmiyor”…

Demek, AB’nin davet ihtiyacı ile ‘düştüler elimize, bekle bizi AB’ arasında fark var…


SİZ AB’DEN VAZGEÇEMİYORSUNUZ Kİ…

‘AB üyeliğinde zırnık ilerleme beklemeyin’ minvalinde bu yorumdan sonra, “ne oturdunuz, kalkın gidelim” demek gerekir ama davet üzerine en sakin tahlil olan,

‘daveti, AB’nin diyalog arayışı sayıyoruz’

karşılamasının bile ne denli çürüğe tutunmak olduğunu göstermek lazım…

O da şöyledir;

yarım yüzyılınızı gömdüğünüz Türkiye-AB ilişkilerinin geldiği nokta, ‘diyalog bile kaybolmuştu, şimdi onu arıyorlar’a geldiyse…

Söylenmesi lazım gelen herhalde, “Türkiye’den vazgeçemezler” olmasa gerek; onlar kim ki bizden vazgeçip-geçmeyeceklerine karar verecekler..

mesele, ‘siz vazgeçebiliyor musunuz’!..

İki, yukarıda işaretlenen coğrafyalarda eğer AB ve başat ülkeleri gerçekten de Ankara’nın ağırlığını/görüşlerini önemsiyor, yaşanan sorunların aşılmasında ortak sayıyorlarsa, önce şu hakların teslimi gerekiyor…

İşlerin insanî rezilliğe gelmesinde bir numaralı sorumlu/suçlu Avrupa ülkeleri ve Batı politikalarıdır; Türkiye’ye, ‘Gazze’yi konuşalım’ diye gönderilen davetiyenin üzerindeki........

© Yeni Şafak