Çin’in yükseliş dersi: Mühendislik eğitimi olmadan gelecek yok
Küresel ekonomik ve teknolojik rekabet, artık ülkelerin kısa vadeli maliyet avantajlarıyla değil, hangi alanlarda insan kaynağı yetiştirdiğiyle belirleniyor. Yapay zekâdan biyoteknolojiye, ileri imalattan savunma sanayiine uzanan tüm kritik sektörlerde ortak payda, mühendislik ve fen bilimleri temelli bir eğitim yapısıdır. Çin’in son yirmi yıldaki yükselişi, bu tercihin sonuçlarını somut verilerle ortaya koymaktadır.
Çin bugün ileri imalat alanında belirgin bir maliyet ve ölçek avantajına sahiptir. 30 yaş altındaki gençler mühendislik havuzunun D’ünü oluştururken, bu oran ABD’de ’dir. Araştırmacı ücretleri Amerikalı muadillerinin yaklaşık sekizde biri seviyesindedir. Bu yapı yalnızca düşük maliyet değil, hız ve deneme kapasitesi anlamına gelmektedir. Bu nedenle ABD’li şirketler Çin’den çıkmak isteseler bile, aynı mühendislik derinliğini ve üretim ölçeğini kısa sürede başka bir ülkede kuramamaktadır.
Bu avantaj, yapay zekâ ve otomasyonun üretkenliği artırdığı bir dönemde makro verilere de yansımıştır. Çin’in ticaret fazlası bu yıl 1 trilyon dolarla rekor kırmış; Almanya ve Japonya gibi geleneksel ihracat güçlerini geride bırakmıştır. En hızlı büyüme; otomobiller, entegre devreler ve gemiler gibi ileri mühendislik gerektiren sektörlerden gelmiştir. Çin’in ihracat gücü giderek düşük katma değerli üretimden teknoloji yoğun alanlara kaymaktadır.
Bu dönüşüm yalnızca sanayiyle sınırlı değildir. Yapay zekâdan........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Mark Travers Ph.d