Bu makine bir gün duracak!

Geçtiğimiz Cuma, Microsoft sistemlerindeki arıza nedeniyle yaşanan global kriz, bana İngiliz edebiyatçı Forster’in (1879-1970) The Machine Stops (Makine Duruyor) isimli distopik bilim-kurgu romanını hatırlattı. Bu kısa roman özetle şu şekilde:

İnsanlık, yerin altında hiperteknolojik devasa bir dünya inşa etmiştir. Her şey, makineleşmiştir. İnsanlar, dünyanın derinliklerine inen sayısız katlar boyunca sıralanmış olan ve arı peteğini andıran altıgen biçimli müstakil odacıklarda yaşamaktadırlar. Müstakil peteklerde yaşamlarını sürdüren bireyler, aynı kovan içinde büyük bir Makine tarafından yönetilen ortak bir sisteme tabi olmaktadırlar.

Forster’in, o âlemi biyomorfik bir şekilde kovan mimarisiyle betimlemesi anlamlıdır. Bununla; o dünyadaki insanın, bir taraftan bireyci bir yaşam biçiminin kurbanı, diğer taraftan kolektif bir yapının şuursuz bir parçası olarak arı misali çalışmasını anlatır. Bütün bireyler, ana makineye bağlı o sistemin işleyişi için adeta robot gibi çalışmaktadırlar.

Romanda ana-oğul iki karakter vardır: Vashti ve Kuno. Anne Vashti, mevcut dijital dünyadan pek memnundur. Oğul Kuno ise, o dünyadan hiç memnun değildir, doğal dünyayı keşfetme isteğindedir. Kuno’nun bu yapay dünyadan çıkıp doğal dünyayı keşfetme özlemini taşıması, sonunda da bunu kendi iradesi ve çabasıyla gizlice gerçekleştirmesi, Platon’un “mağara istiaresi/alegorisi”ni hatırlatmaktadır. Nitekim dijital dünya; Platon’un metaforundaki mağarayı çağrıştırmaktadır. İnsanları, önce gerçeklikten sonra da hakikatten koparan derin bir mağara…

Bu eser, teknolojik tekillik ve yalnızlık içindeki teknososyal bireylerin içine düştükleri trajik dünyayı anlatmaktadır. Forster, bir asır öncesinden bugünkü dijital teknolojideki gelişmeleri neredeyse bire bir öngörmüştür. Öyle bir dünyada insanlar, birbirleriyle fiziki teması kesmişlerdir. Herkes kendi hücresinde yaşamakta ve bütün iletişimlerini ekrandaki görüntülü görüşmelerle........

© Yeni Şafak