Türkiye-ABD ilişkilerinde fırsat aralığı
Trump yönetimi iktidara geleli yaklaşık bir yıl oldu ve bu süre zarfında Washington’ın Türkiye’yle doğrudan angajmanı tercih eden bir politika izlediğini gördük. Gazze’de ateşkes ve yeniden inşa dönemine geçilmesinden Suriye’de SDG’nin entegrasyonuna, Ukrayna barışından ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açılmasına kadar birçok meselede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başkan Trump’la çok daha yakın ve verimli bir diyalog sürecinin parçası olduğunu gözlemledik. Erdoğan’ın özellikle Gazze’de ateşkes sağlanması konusundaki yoğun çabaları Trump’ın bu konuda İsrail’e ilk kez anlamlı bir baskı yapmasına katkı sağlarken, Suriye’de istikrarın nasıl sağlanacağı konusundaki perspektifinin de Trump tarafından büyük ölçüde benimsendiğini gördük. Bölgesel meseleler üzerinden oluşturulan ortak çalışma dinamiğinin ikili ilişkilere de olumlu etmesi kaçınılmazdı ve bir süredir iki NATO müttefiki arasındaki savunma iş birliği konusundaki sorunların da aşılacağı yönünde güçlü işaretler var.
BİDEN’DAN TRUMP’A
Biden yönetimi Türkiye’yle ilişkili sorunlu alanları dondurmayı tercih etmiş ancak bu sorunların çözümüne ilişkin kritik bir inisiyatif almamıştı. S-400, FETÖ ve SDG’nin Suriye’deki durumu konuları buzlukta beklemiş, yeni F-16 alımı gündeme gelirken bunun üzerine sadece İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya kabulü konusunda çözüm üretilmişti. Biden savunma iş birliğinin önünü açacak CAATSA yaptırımlarının kaldırılması yönünde risk almayarak topu Kongre’ye atmış, potansiyel F-35 alımı konusunda da standart pozisyonunu tekrarlamaya devam etmişti. Gazze’de İsrail’in soykırım politikasını sonuna kadar desteklemesi, Türk-Amerikan ilişkilerinde herhangi pozitif bir ilerlemenin önünü tıkamıştı. Biden-Erdoğan ikili ilişkisinde herhangi bir kriz yaşanmamasına karşın Biden liderlik diplomasisi üzerinden çözülebilecek konularda risk almamayı tercih etti.
Trump........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Waka Ikeda
Daniel Orenstein
John Nosta
Grant Arthur Gochin