Pek çok başka sloganın yanında, bu slogan da yankılanıyordu Halep sokaklarında: “Birdir birdir birdir, Türkiyeli ile Suriyeli birdir.”
Belki takip edenleriniz olmuştur. Siyaseten’in geçtiğimiz bölümünü Halep’te çektik. Aydın Ünal, Ersin Çelik ve Samet Doğan’la birlikte Suriye halkının tarihi sevincine, fetih şenliklerine ortak olduk.
Gördüğüm kadarıyla devrimci durumun oluştuğu, Suriye halkının başlarındaki tirandan kurtulduğu bu fethin arkasında bir şey arama çabası son hız devam ediyor Türkiye’de. Esed köpeğinin arkasında, aramamıza hiç gerek olmadan gördüğümüz İran’a, Rusya’ya, Hizbullat’a ağızlarını açıp tek kelime edemeyenler, HTŞ lideri Cevlani’nin giydiği askeri kıyafet üzerinden devrimin arkasında Amerika’yı, İsrail’i arıyorlar.
Bu “Allah’a inanıyorum ama O’na hiç güvenmiyorum” tarzının bir sonucu malum. Bir yerde Müslümanlar bir şey başardıysa onu asla Allah’ın yardımıyla, inayetiyle ve tek başlarına kazanamazlar bu tarza göre. Bu Müslümanların arkasında mutlaka bir güç vardır diye düşünmenin sonucu. Hastalıklı bir bakış açısı bu. Ve elbette dünyayı, dış politika teorilerini ve diğer pek çok şeyi okuyamama ahmaklığı… Bunların sefil mantığına göre Rahmetli Erbakan’ın birinci parti olarak çıktığı seçimi Amerika’nın desteğiyle kazanmış olması gerekir. Çünkü Müslümanlar tek başlarına hiçbir şey başaramazlar. Ya da şu: Air France uçağından inerek devrim yapan Humeyni’nin arkasında kimler vardı?
Olan şu: Lenin’in teorik olarak pek güzel açıkladığı şekilde Suriye’de “devrimci durum” oluşunca Müslümanlar vurdu geçti Esed köpeğini ve askerlerini. Hadi size dahasını da söyleyeyim. Hizbullat’ın Suriye’den çekilmesi, Trump’ın “bana ne Suriye’den” tavrı falan mücahitler için........