Herhalde dünyanın en yanlış anlaşılan kavramlarından biridir merhamet. Sıklıkla düz anlamıyla “acımak” ile karıştırıl-dığından bir türlü asli katına çıkamaz, yerli yerine oturamaz bizim memlekette.
Biz Müslümanlar, bu dünyada ancak ve ancak “merhamet” ile var olduğumuzu ve var kaldığımızı bir an olsun aklımızdan çıkarmamakla kayıtlıyızdır ama aynı zamanda nisyan ile de kaim olduğumuzdan, Allah’ın “Rahman ve Rahim” oluşunu sürekli unutmaya yatkın haldeyizdir.
Dünyadaki var oluşumuz ve var kalışımız Allah’ın lütfu ve inayeti iledir. Yani “rahmet”i ile. O lütuf buyurmasa, ihsan ve inayet etmese “doğulup da bu dünyaya gele bilmemiz.”
Türkçenin asırlar içerisinde böyle kavramlar etrafında yaşadığı belirgin daralma bugün, merhamet kavramını acıma ile neredeyse eş anlamlı hale getirmiş. Oysa insana mahsus merhameti aşağı yukarı şöyle tanımlamamız gerekir: “İnsanları hemcinslerinin ve diğer canlıların zorlukları ve sıkıntıları karşısında duyarlı olmaya ve onlara yardım etmeye sevk eden duygu.”
Efendimiz(s.a.v)’in ifadeler üzeri ifadesiyle söylemek icap eder: “İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.”
“Senin merhametine muhtaç değilim” diyen kimesne, aşağı yukarı şunu söylemiş olmaktadır: “Ben, senin benim ihtiyaç ve sıkıntılarıma anlayış göstermeni, bana o hususlarda yardım etmeni istemiyorum.”........