. Esed, tam 14 yıldır Müslüman Suriyelilere zulmetmekte, onları katletmektedir. Bu yanıyla, mensubu olduğu Nusayri azınlığın iktidarı sürebilsin diye akla hayale sığmayan bir diktatörlük, zalimlik sergilemiştir.
. Esed; halkına reva gördüklerini iki emperyalist güce, Rusya ve İran’a uşaklık yaparak yapabilmiştir.
. Suriye’deki Kürtleri “size bir ülke vereyim mi?” gazıyla mayın eşeği haline getiren ABD emperyalizminin bunu bu denli rahat yapabilmesinin tek sorumlusu Esed ve İran’dır. Esed ve İran, işlerine her geldiğinde Suriye’deki Kürtleri kullanıp, sonra da kullanılmış peçete gibi kenara atmıştır.
. Kasım Süleymani ve Hasan Nasrallat isimli iki katil, Suriye’de İran’ın emperyalist yayılmacılığı sürebilsin diye yüzbinlerce insanın ölümünden sorumlu iki pisliktir. İran’ın Suriye’de İsrail’i durdurmak, Suriye’ye huzur getirmek gibi bir ajandası yoktur, olmamıştır, olmayacaktır da. İran, Pers yayılmacılığı ajandasıyla ve Safevi Şia’sı aklıyla emperyalist hale gelmiş, ötekisini “dünyadaki tüm Sünniler” olarak ilan etmiş, gâvura kılıç çekme cesareti olmayan bir aparattır.
. Savaş öncesi Türkiye’nin tekliflerini, 2016’da Cenevre’de oluşan anlaşma zeminini, 2024’te Tayyip Erdoğan’ın “normalleşelim” çağrısını elinin tersiyle iten Esed bugün Suriye’nin başına gelen ve kendi yaşadığı her şeyin sorumlusudur.
. Kamuoyuna “cihatçılar” olarak lanse edilmeye çalışılan ve HTŞ, ÖSO, bölgedeki aşiretler ve benzeri unsurlardan oluşan mücahitler, Suriye’deki halk çoğunluğunu temsil eden Sünni Araplardan, Türkmenlerden ve Kürtlerden oluşmaktadır. Görülüyor ki Suriye’deki Hristiyan azınlığın da bu gruplarla ilgili hiçbir derdi yoktur. Halep’i alanlar Haleplilerin kendileridir. Tel Rıfat’ı........