İsrail’in öldürmesini istemezdim

Meksika Sınırı günleriydi. 2008 yılında, Furkan Savaşı sırasında Hasan Nasrallah, birdenbire hepimizin umudu haline gelmişti.

Lübnan Hizbullah’ının bu tuhaf lideri, “lebbeyk ya Hüseyin” diyerek İsrail’le savaşmış, ona ağır kayıplar yaşatmıştı.

İran’ın emperyalist ajandasının henüz bu denli belirginleş-mediği, Hizbullah’ın İran’ın “net aparatı” olmadığı günlerdi. Bir Meksika Sınırı’nı Hasan Nasrallah’ın bir konuşmasıyla açmış, masamızın önüne de bir Filistin bayrağı asmıştık. Umutla “bölgedeki Müslümanların makus talihini kim değiştirirse değiştirsin, baş göz üstüne” demiştik.

Elbette biliyorduk İran’ın kendi çıkarları için Hama’da, Humus’ta, Irak’ta neler yaptığını ama yine de Hizbullah ve özellikle Nasrallah bir çeşit “umut tazeleyici” olmuştu bizim için.

Tabii ki hayallerimizi perişan etti Hizbullah sonrası süreçte. İlk olarak Furkan Savaşı’ndan sonra Lübnan’daki Sünni-Hristiyan-Şii dengesini Şiilere devasa alanlar açacak şekilde organize etti.

Hadi bunu bir bakıma sineye çekerdik de, 2011’de patlak veren Suriye iç savaşında Hizbullah, adını dümdüz koyalım, bir katil sürüsüne, bir katliam makinesine........

© Yeni Şafak