Ümit Özdağ’ın faşist yavruları, FETÖ’nün iğrenç taktiklerini kullanarak “FETÖ ile aynı merkezden yönetiliyor” izlenimi vermeseler aslında çok eğlenceli insanlar. Kendi sanal hakikat düzlemlerinde, bir bakıma “bir başka Türkiye’de” olanca cehaletleriyle, olanca yobazlıklarıyla tuhaf, balçık rengi bir lunaparkta eğleniyorlar.
Bu tuhaf toplulukla son kavgamız belki bazılarınızın malumudur. Türkiye’deki istihdam meselesinde mültecilere atıf yaptım diye, gönderimin bir bölümünü “tam bir FETÖ taktiği yaparak” kırptılar ve servis ettiler.
Ben de “fırsat bu fırsat” deyip şu istihdam meselesindeki fikirlerimi derli toplu yazayım istedim.
Bir kere şu 12 yıllık kesintisiz eğitimden ve bir türlü “istenildiği gibi olmayan” mesleki eğitim derdinden başlayayım. “12 yıl kesintisiz eğitim”in kötü bir tercih olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’deki bütün çocukların en azından lise mezunu olabileceği bir düzlem, iyi bir düzlem. Ancak bu çocukların yarısı, belki de yarısından fazlası, sağlıklı ve uzun erimli bir istihdam projesiyle liseden mezun olduktan sonra “doğru işlere” yönlendirilirse.
Şunun adını doğru düzgün koyalım. Çıraklıkla ve ergenlikte öğrenilecek meslekler konusunda “kalabileceğimiz” bir sınıf bile yok ki “bu konuda sınıfta kaldık” diyebilelim. Saat tamircisinden ayakkabı ustasına, doğalgaz ustasından kalıpçıya, çobandan tesisatçıya kadar bütün yollar “yoka çıkıyor” Türkiye’de çok uzun süredir.
Bunun iki nedeni var. İlki ve en önemlisi, Maarif yaklaşımımızın en kötü projelerinden biri olarak değerlendirdiğim “81 il'e 81 üniversite” meselesi. Eksi iki netle bile üniversiteye yerleşilebilen, işsizlik rakamlarını istatistiksel olarak düşürmekten başka bir işe yaradığını düşünmediğim bu “kütle üniversiteleri”, doğaldır ki Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu değil, doygunlaştığı........