Cumhuriyet Halk Partisi siyasetsizliğin ağır bedelini ödemeye başladı

Geçtiğimiz aylarda kaleme aldığım bir yazıda, iktidara talip olan bir muhalefet partisinin daha ilkeli, daha dürüst, daha çalışkan ve daha fazla siyaset üreten bir pozisyonda olması gerektiğini vurgulamıştım. Bugün geniş bir perspektiften baktığımızda, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu temel kriterlerin büyük bölümünden uzaklaştığını ne yazık ki her defasında görüyoruz.

CHP Parti Meclisi üyelerinden Ali Haydar Fırat’ın geçtiğimiz aylarda attığı bir tweet, aslında benim uzun süredir dile getirdiğim eleştirilerin parti içinden bir teyidi niteliğindeydi. CHP, iktidarı kaybettiği günden bugüne kadar fikir üretmek yerine kişi odaklı bir siyaset yürüttü. Fikir siyaseti yerine lider karşıtlığını merkeze alan bu yaklaşım, Adnan Menderes’ten Özal’a, Erbakan’dan Recep Tayyip Erdoğan’a kadar kendi iktidar alanlarını daraltan tüm figürlere yönelik siyasal bir karşıtlık üretmekten öteye geçemedi. Bu durum, partinin program içerikli bir siyaset üretmek yerine reaksiyoner siyaset tarzına sıkıştığını gösteriyor.

Geçtiğimiz hafta kamuoyunda geniş tartışmalara yol açan TBMM’de Meclis başkanı Sn. Numan Kurtulmuş başkanlığında kurulan Milli Dayanışma Kardeşlik demokrasi komisyonu temsilcilerinin İmralı’ya gidip gitmeme meselesi, siyasal gündemin ana eksenini belirledi. Bu konuda Devlet Bahçeli’nin net tutumu, Cumhur İttifakı’nın sürece yönelik pozisyonunu belli olmuştu. Fakat CHP’nin bu konudaki tutumu hem muğlak hem de “siyasetsiz siyaset” diyebileceğimiz bir duruşun dışa vurumu oldu.

Oysa Türkiye’de yapılan güncel........

© Yeni Şafak