Altmışlı yıllarda merhum Bekir Topaloğlu ve daha birkaç arkadaş, M. Akif Bey’in aziz dostu Hâfız Yusuf Bey’den özel Arapça ders alıyorduk (Mütenebbî divanını vb. okuduk). Hâfız Yusuf Bey, annesine hizmet edebilmek için evlenememişti, tek başına yaşıyordu, yaşlanmıştı, medeniyetimizin üç dilinde yektâ idi, 1962’de küçük oğlum dünyaya geldi, eşim evde yalnız ve çocuklu olduğu için dersten sonraki sohbet faslında doğumu haber vererek izin istedim, “Tabii, buyurun” dedi, sonra kapıya kadar arkamdan gelip cebime bir şey soktu, ilk fırsatta baktım Reşad altını idi, ata dedikleri altını kullanmazdı. Sonra yerine dönmüş, sohbete başlamadan “âh aile âh” demiş.
Allah rahmetine daldırsın cennetine aldırsın!
Merhum hocamızın aile hasreti başka (şahsî), bizim bugün aileye ihtiyaç ve hasretimiz başkadır (biz olan neslin devamı). Ama aile, omazsa olmazdır.
Evlenme yoksa aile de yoktur.
Te’dîbi (eğitimi), ta’lîmi (öğretimi) bizden olan “ilk okul aile” yoksa bize ait nesil de yoktur.
Şu halde ilk ihtiyaç evlenmedir ki, bugün gençler ya evlenmeden zina ederek yaşıyorlar, ya zina etmeden bekâr yaşıyorlar, ya kırkından sonra evleniyorlar, makbul aile oluşumu geç kalıyor…
Niçin evlenmiyorlar?
Elbette bunun birden fazla sebebi var, onların üzerinde durmak, çare aramak, çözümler sunmak dertlilerin vazifesidir.
Sebeplerin önemlice biri de gittikçe masrafı artan evlilik için maddi durumun yetersizliği.
İşte bu sebebi ortadan kaldırmak için “bize ait neslin devamını isteyen, gençlerin savrulmalarından dert yanan” sivil toplumun vazife alması gerekiyor.
Bu yazıda yıllardır bıkmadan bu vazifeyi yapan ve çok güzel sonuçlar alan bir vakfı, örnek olsun ve desteklensin diye tanıtacağım (Varsın bilenleri bilsin, ben bilmeyenlere tanıtacağım.)
Kendilerinden bilgi notu istedim, gönderdiler, biraz kısaltarak sunuyorum:
“MEHİR VAKFI (Gençleri........