Yakın görüşün kaybı

Tokyo gibi yoğun ve kalabalık bir metropolde, şehir sanki ona hiç ilişmiyormuş gibi kendi parantezinde yaşayan bir adam... Adı Hirayama... Wim Wenders’in Japonya’da, Japon oyuncularla çektiği son filmi ‘Mükemmel Günler-Perfect Days’de, yetmişlerine doğru ilerleyen, sessiz, sakin, kendi halinde, sükunet içinde kendi rutinini büyük bir kabullenmişlikle yaşayan Hirayama’nın hayatına yakından bakıyoruz (Spoiler uyarısı: İzlemeyenlerin filmi izledikten sonra bu yazıyı okumalarını öneriyorum!).

Her sabah gün doğmadan komşusunun sokağı süpürürken çıkardığı seslerle uyanıyor Hirayama. Günün sonuna kadar yaptığı her şeyi aynı döngüsellikle tekrar ediyor. Elini yüzünü yıkıyor, küçük saksılarda büyüttüğü minik ağaç fidelerine özenle su veriyor, tulumunu sırtına geçiriyor, beyaz havlusunu boynuna takıyor, kapıyı açıp dışarıya çıkarken gökyüzüne bakıyor, gülümsüyor, sonra makineden kendisine bir kutu kahve alıyor, arabasına biniyor, teybe kendi gençliğinin hitlerinin (Bunlar özen ve isabetle seçilmiş sözleri olan şarkılar) yer aldığı bir kaset takıyor, kahvesini yudumlayarak Tokyo’nun merkezine doğru yola koyuluyor.

Bir tuvalet temizlikçisi Hirayama, şehrin çeşitli yerlerindeki umumi tuvaletleri her gün aynı sırayla dolaşarak temizliyor. Çoğumuzun burun kıvıracağı, hatta bir kısmımızın tiksineceği bu işi, hiç komplekse girmeden, aşkla ve mükemmelen yapıyor. Bu noktada Aziz Mahmud Hüdayi hazretlerinin Hz. Üftade’nin dergahında aynı işi yaparak nefis terbiyesinden geçtiğine dair o meşhur menkıbeyi hatırlamamak mümkün değil... Hirayama’nın........

© Yeni Şafak