Müslüman hata eder ama yoz ve ölçüsüz olamaz!


Dinin nasıl anlaşılması gerektiğine dair zihni ve kalbi mesai harcayan, böyle sahici bir merak ve gayret içinde olan insanların sayısı yazık ki gittikçe azalıyor. Oysa din temeli inanmak olan bir şey… İnanmak, teslim olmak ve hayatı buna göre anlamak ve yaşamak gerekiyor. Bu bütün inanışlar için geçerli bir şey ama İslam varlığa bakışınızdan günlük yaşantınıza kadar hayatın her anında ve alanında kayıtsız şartsız bağlılık göstermenizi istiyor sizden. Müslüman olmak, İslam’ı insanlığınıza giydirmek demek… Baktığınız yere Müslümanca bakmak, öyle görmek, öyle anlamak, öyle davranmak demek…

Şüphe yok ki fiillerimizde sapmalar oluyor, nefsimize uyuyoruz sık sık, hata ediyor, günah işliyoruz. İslam kulların zayıflıklarını da öngören, buna alışkanlık haline getirmemeleri kaydıyla hatalara belli ölçüde müsamaha gösteren, tövbe kapısını açık tutarak tabiri caizse yanlışları sebebiyle onları gözden çıkarmayan bir din. Öte yandan zihnen ve kalben iman çizgisinden ayrılırsanız bunun affı yok, o noktada mutlak bir sadakat gerekiyor. Bu sebeple İslam’ı doğru anlamak meselesi aslında son derece kritik bir mesele…

Bugün dini bir hassasiyeti olmayan seküler zihniyetteki kişilerin Müslümanları ve yaptıklarını yargılamak ve mahkum etmek noktasında iyi niyetle açıklanamayacak fazladan bir çabaları olduğunu görüyoruz. Dinini kimliği gibi gören insanların seküler eleştiriye maruz kalan........

© Yeni Şafak